“Hastalık, hayatın gece karanlığıdır; daha külfetli bir yurttaşlıktır. Doğup hayata gelen herkes, biri ‘sağlıklılar’, diğeri ‘hastalar’ ülkesinde olmak üzere çifte vatandaşlığa sahiptir bu yeryüzünde.”
‘Metafor Olarak Hastalık’ adını verdiği metnine bu şekilde giriş yapıyordu Susan Sontag.
Neden mi ‘hastalıkla’ başladık eser incelememize? Bir hastalık neticesi başlayan ‘karasevda’ çünkü konumuz.
•
19. yüzyıl sonlarında bir kadın. Yazmak eyleminde ısrarcı. Kadınların kafes hayatı yaşadığı bir dönemde.
Elinizdeki eseri yayımlıyor. 1905. Günümüzde yeterli derecede bilinir veya okunur olmasa da o günlerde gazete-dergiler Güzide Sabri adını konuşmak ‘zorunda’ kalıyor.
•
Bir yasak aşk yazıyor. Hastalık arifesindeki bir yasak aşk. Fikret ve Nejat. Mediha ve Sait Bey.
Engel olunamaz tesadüfler, beyni sarsan bakışlar, zihni perişan eden düşünüşler.
Zorunlu yalnızlıklar, mecburi ayrılıklar.