Türk Milli Mücadelesinde Amerika Hakkındaki Yorumlar

denizmavi 27.12.2003
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Eser, Erzurum ve Sivas Kongrelerinin yapıldığı sırada Türkiye’ye gelen ve Wilson ilkelerini uygulama konusunda çalışmalar ve gözlemler yapan general Harbord’un ziyaretini ele alarak başlıyor. Ermeni katliamı konusu generala iletiliyor ve Halide Edip Hanım generale bu konu ile ilgili savunmasını yaparken “Ermeni katliamı konusu doğru olsaydı, bu şikayeti size yapan Ermeniler de hayatta olmazdı” diyor. Ben de bir okur olarak sistemli ve organize bir Ermeni katliamı olduğu görüşünde değilim ancak, nasıl ki Amerika’da az sayıda da olsa Kızılderili kalmış olması, Amerikada Kızılderili katliamı olmadığı anlamına gelmez ise, Türkiye’de de bir miktar Ermeni bulunması böyle bir iddianın asılsızlığı için yeterli delil olamaz. Bu konudaki savunmalar daha mantıklı ve akıllı savunmalar olmalıydı. Sanırım Halide Edip Hanım gibilerin yaptığı böylesi düzeysiz savunmalar yüzünden sesimizi gereği gibi duyuramadık.
Yazar, Sivas kongresinde görülmesi düşünülen Amerikan Mandası meselesi hakkında ise Kazım Karabekir’in Manda konusunu bu haliyle mecliste görüşülmesine karşı çıktığını belirtiyor. Kazım Karabekir’in konu ile ilgili anılarını yazdığı “Paşaların Hesaplaşması” adlı kitabında ise Manda konusunu hiç bir haliyle ve hiç bir şekilde gündeme alınmamasını, tek bir fert olarak dahi kalsa sonuna kadar bağımsızlık için savaşmaya kararlı olduğunu yazıyor. Cemal Kutay’ın bu anılardan haberi olmaması mümkün olamaz.
Eserde Sivas kongresi hakkında geniş bilgi verildikten sonra kongrenin ağırlıklı gündemi olan Amerikan Mandası hususunda yapılan müzakereler anlatılıyor. Refet Paşanın düşünceleri önemli; Manda adından çok manasına önem vermek gerekir diyor. Mandayı isim olarak kabul etmesek dahi dolaylı yoldan bir yardıma mecbur kalırsak asıl tehlike buradadır diyor. Ayrıca General Harbordun Ermeni meselesiyle ilgi olarak Erzurumu ziyarete ikna edilmesi ve burada Kazım Karabekir ile görüşmesinin sağlanması kitapta açıklanmış. Yakın tarihimizi farklı bir noktadan görmek için faydalı bir eser.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (3)
Hayır (2)
Bu Yorumu Yanıtla
nsaylan 12.09.2010
Resmi adı American Military Mission to Armenia olan 15 asker 31 sivil toplam 46 kişilik Harbord heyeti bir aylık süre zarfında, deniz, demir ve kara yoluyla, Adana, Tarsus, Mersin, Mardin, Diyarbakır, Harput, Malatya, Sivas, Erzincan, Erzurum, Kars, Erivan, Tiflis, Bakü ve Batum'u gezmişlerdir. Heyetin adından da anlaşılacağı üzere kurulması kararlaştırılmış Ermenistan devleti için yerinde tetkik yapmaya gelen heyet üyeleri, Amerika'nın Ön Asya'da takip edeceği politikanın esasları hakkında da devletlerine bilgi verecek ve tavsiyelerde bulunacaktır.


Amerikan mandası üzerinde milli mücadele liderleri arasında ki görüş ayrılıkları bir nebze olsun kitapta anlatılmıştır. O dönemin sözü dinlenir düşünürlerinin kurduğu Wilson Prensipleri Cemiyeti Amerikan mandası fikrini destekleyen gruptu. Grup general İstanbul'a geldiğinde kendisiyle görüşmüş ve generalin ön yargılarını yıkmada etkili olmuştur. Heyetin ikinci büyük görüşmesi Mustafa Kemal ile Sivas’ta olmuş, ardından Erzurum’da Kazım Karabekir ile düşünceleri kemale ermiştir. Yazarın kitabına "Denilebilir ki, yüz yılımızda hiç bir gizli konuşma, 20-22 Eylül 1919 arasında Sivas'ta, bir tarafta Mustafa Kemal (Atatürk) ve Hüseyin Rauf (Orbay) ile, öte tarafta Amerikan generali James G. Harbord arasındaki mahrem (gizli) mülakat kadar olayların akışını değiştirmemiştir." İle yaptığı çarpıcı giriş cümlesi kitabın bir bölümünü oluşturan bu görüşme heyet üzerinde etkin olmuştur. Yazar bununla da kalmamış satır aralarında kitabın yazıldığı dönemdeki Kıbrıs ambargosuna karşı 1919'daki kadar bile tepki gösterilmediğinden yakınmıştır. Sayfalar arasında tarihi ispatlamak istercesine birkaç orijinal belge ve resimlere de yer vermiştir. Bunların yanında hain ve kahraman Türkler ile icraatları da gözler önüne aşikar olarak serilmektedir. Damat Ferit Paşa sözde Ermeni katliamını destekleyici sözler söylerken Papa İftim Erenerol ise böyle bir şeyin kesinlikle olmadığını açıkça haykırmıştır.


Türklerin haksız ve suçlu olduğu yönünde beyni yıkanmış olarak gelen General, hakikati öğrenmiş ve diğer insanlara da duyurmak üzere geriye dönmüştür. Kitap içinde General Harbord'un ağzından raporunda yer verdiği orijinal tespitlere de rastlamak mümkündür. İnternette de bulunan bu raporda; bütün yakın ve orta doğuda en sağlam ve güvenilir müttefikin Türkiye olabileceği, manda rejiminin kabulü için Ermenistan'ın Türkiye'den ayrı düşünülemeyeceği, Ermenilerin hayallerine rağmen Türkiye sınırları içinde bir Ermenistan devleti kurulamayacağı, Amerika'nın manda yönetiminde başarılı olamayacağı gibi ifadeler satır aralarında rastlayabilmektesiniz. Böylece General Harbord kendisine telkin edilen fikirlerle hareket etmemiş, gerçekçi olduğunu ispatlamış; ilk defa Türk toprakları üzerinde müstakil bir Ermenistan kurulamayacağını da ifade etmiştir.
Heyet, manda görevi için bir nesile ihtiyaç duyulduğunu, ülkedeki en iyi elemanların bu manda ülkeye getirilmesi gerektiğini ve diğer ülke vatandaşlarının da başkalarına iyilik yapma isteğinin bulunması gerektiğini vurgulayarak böyle bir görevin alınamayacağını raporunda belirtmiştir. Manda altına alınmada ordu ve donanmanın karşılaşacağı problemlere bakıldığında bunların bugün Irak ve Afganistan’da karşılaştıklarının aynısı olduğu görülmektedir. Demek ki Amerika ders almamıştır ya da farklı menfaatler onu bu duruma getirmiştir.

Generalin gerçekleri lanse ettiği rapor gerçekleri görmesini sağladığı kişilerden birisi de Amerika eski başkanlarından Herbert Hoover’dir. Ortaya konan rakamlara bakarak “Beş senede bir milletin böylesine imhası asla mümkün değildir.” demiştir.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla