İbn Munkız Haçlılara Karşı Hakkındaki Yorumlar

KY-937949
25.12.2015
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Ortadoğu tarihi ve haçlılara ilgi duyanlara kesinlikle tavsiye ederim.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
KY-1885183
04.04.2015
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Kitabın yazarı bizzat şahit olduğu olayları anlatmakla beraber daha çok kendi başından geçen olayları anlatıyor. Siyasi olaylara odaklanan Haçlı Kroniği olmasa da o dönemin -daha çok- sosyal havasını anlatması bakımından oldukça değerli.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
deryamustafa 30.10.2006
Hem tarihe hem de haçlı savaşlarına ilgi duyanlar için hem orijinal hem de oldukça matrak bir kitap.

Kitabın yazarı, Üsame İbn Munkız. 1095-1188 yılları arasında yaşamış bu kişi, Selahattin Eyyubi’nin de danışmanlığını yapmış. Bölgenin Haçlılardan kurtarılması için düzenlenen askeri harekatların bir kısmına da katılan kahramanımız, ölmeden önce hatıralarını bu kitapta toplamış.

Bu yönüyle kitap, döneme ilişkin birincil değerde bir anı niteliğinde. Bu kitapta yalnızca Haçlı savaşlarını değil; bölgedeki egemen güçlerin birbirleriyle olan hesaplaşmalarını da görebilirsiniz.

Genel olarak bakıldığında; döneme ait bir anı niteliğinde olduğu için, modern anı anlatım tarzında değil. Bu nedenle, bazı bölümleri gereksiz ve sıkıcı bulunabilir. Tekrarlara rastlanabilir. Ancak, hatıralar kısa bölümler halinde aktarıldığı için, ilginizi çekmeyen başlıkları hemen atlayabilirsiniz.

Tarih meraklıları için, yazarın en ilginç ve merak uyandıran anıları, “Frenkler” ve onların hayat biçimleriyle ilgili kaleme aldığı notlardan oluşuyor. Örneğin, sayfa 210, bölüm 162: “Frenklerin tuhaf tedavi usulleri: Muneytira hakimi, amcama halkı arasında bazı hastalıkları tedavi etmesi için bir tabip göndermesini istediği bir mektup yazdı. Amcam ona, Sabit adında Hristiyan tabip gönderdi. On gün kadar kaldıktan sonra Sabit geri döndü. Hastaları ne çabuk tedavi ettin, dedik. Şunları anlattı: Yanıma bacağında çıban bulunan bir savaşçı ve sara hastalığına yakalanmış bir kadın getirdiler. Savaşçıya çıbanı açıp iyileştirecek bir merhem uyguladım, kadına da onu sakinleştirecek bir perhiz tavsiye ettim. Sonra bir frenk tabip geldi ve benim için onlara, bu adam onları nasıl tedavi edeceği konusunda hiçbir şey bilmiyor, dedi. Ardından savaşçıya: Sence hangisi iyi;tek bacakla yaşamak mı, yoksa iki bacakla ölmek mi, diye sordu. Adam, tek bacakla yaşamak, diye cevap verdi. Tabip, o halde bana güçlü kuvvetli bir asker ve keskin bir balta getirin, dedi. Savaşçı ve balta geldi, ben de oradaydım. Tabip, hastanın bacağını bir kütüğün üzerine koydu ve askere, baltayla tek bir darbe vurarak bacağı kes, dedi. Gözlerimin önünde asker bir darbe vurdu, ama bacak kopmadı! İkinci bir darbe indirdi. Bu sefer bacağın iliği aktı ve savaşçı öldü.

Sonra kadını muayene etti. Bu kadının kafasında, onu etkisi altına alan bir şeytan var. Saçını kazıyın, dedi. Saçını kazıdılar ve kadın onların sarımsak ve hardaldan oluşan diyet yemeklerini yemeği sürdürdü. Ama rahatsızlığı daha da arttı. Bunun üzerine tabip, şeytan kafasının içine girmiş, diyerek bir ustura alıp kafa derisini haç şeklinde çizdi ve çiziğin ortasından deriyi çekerek kafatası kemiği görününceye dek soydu. Sonra orayı tuzla doldurdu. Kadın o saatte öldü. …..Ben de onların sözüm ona tedavi metodlarını öğrenmiş olarak buraya döndüm.

Diğer gülünç anıları başlıkları şöyle, “Karısının yatağında bir adam bulan Frenk”, “Kızıyla birlikte erkekler hamamına giren Frenk”, “Müslüman ülkesinde uzun süre kalmakla bazı barbar Frenklerde düzelme ve medenileşme hali oluyor”.

Ama belki de en komiği şu: “Frenklerin garip tedavi usullerine devam. Rahatlatmak amacıyla hastayı öldüren rahip”. (sayfa 218)

Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (4)
Hayır (2)
Bu Yorumu Yanıtla