Mutluluk, Ölüm ve Yaşamın Artakalanı Hakkındaki Yorumlar

tan0006 12.11.2006
Nasıl ve ne şekilde yaşayacağımızı önce öğrenmemiz söylense de, asıl öğretici olanın hayat olduğunu artık biliyoruz. Yani ne kadar çok deneyim, o kadar çok öğrenme. Jonathan Lear, Mutluluk, Ölüm ve Yaşamın Artakalanı'nda tam bunu söylemek istemese de, kavramların yaşamı bütünüyle anlatmaya yetmediği yönünde uyarıda bulunuyor. Çünkü, Lear'a göre, yaşama yönelik oluşturulan kavramların hep bir artakalanı var.
Biri psikanaliz, diğeri felsefenin alanına giren, etik yaşama ilişkin anlayış, erdemli olmanın yaşama getireceği yararlar, bilinçdışı güdülenimler gibi konular kitabın ana konusu. Belli karakter oluşumlarını diğerlerinden daha iyi bulan Aristoteles, bunlar arasında dolu, zengin, anlamlı, mutlu bir yaşam sürmeyi kolaylaştıran karakter oluşumlarını, insani kusursuzluklar, yani erdem olarak görüyor. Psikanalitik bilinçdışı ve etik yaşamı karaktere dayandırma çabası hakkında, kitabın daha başında, bilinçdışının "herhangi bir düzayak karakter oluşumu açıklamasına dahil edilemeyecek kadar yıkıcı" olduğunu öne süren yazar, psikanalizin bir bilim dalı olmadığını ısrarla vurguluyor önce. 'Bilinçdışını, bilinçli hale getirmek' ise, Freud'a göre, ruhun dönüşüm geçirmesine bağlı. Zira, bastıralan, bilinçdışında tutulan, yüzleşilemeyen şeyler, aynı zamanda insanın mutluluğunun da önünde bir engel gibi duruyor. Bu duruma göre, bilinçdışı ve etik arasında doğru bir bağlantı kurduğumuzda mutluluğu elde edeceğiz neredeyse. Ama öyle değil, Aritotoles, binlerce yıl önce bunu sezinlemiş, "Aristoteles etiğinde zaten varolan, kendilik temsilini rahatsız eden, ama kendinin pek de bilincinde olmayan şey nedir?" sorusuna halen yanıt aranıyor. Yine Aristoteles, nasıl iyi davranılacağı üzerine belli kurallar dizisi tespit edilemeyeceğini, kişinin iyi bir karaktere sahip olması için yüzünü önce kendisine çevirmesi gerektiğiyle ilgili psikolojik yönü görmüş.
İtidalliği savunarak, mesafeleri koruma kaygısı güden Aristoteles, mutluluğun ne çok yakın ne de çok uzak olmamasından yanadır. Aksi takdirde mutluluk bizden kaçacaktır, "Çok uzakta olmamalıdır, yoksa cesaretimiz kırılır, ama çok yakına gelirse bundan hoşnutsuz olmaya başlarız ve sanki ufkun hemen ötesinde yatan başka bir mutluluk hakkında fantezi kurarız." Böylelikle mutluluktan birkaç adım daha uzaklaşırız, çünkü etik yaşam mutluluğun anahtarını kendi dışına atmıştır. Bu durumda, Aristoteles için etik sadece, "komşularımızdan alabildiğine uzaklaşmak"tır. Zira, "onlarla ne kadar az işiniz olursa o kadar iyi! Etik yaşamın göbeğindeyken bile, doğru anlaşılığında, bu yaşamın gerçek değeri günün birinde ondan uzaklaşmanıza izin verecek olmasıdır."
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (5)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla