E-Dergi

Hikâye etkileyici ama yazım dilini pek sevemedim.

"İnsan bazen her şeyin sonuna geldiği hissine kapılıyor. O andan itibaren ne yapacağını bilememenin çaresizliğiyle, eli kolu bağlanmış bir halde, son bir ümitle, dışarıdan gelecek küçük bir işaretin, çürümeye yüz tutmuş ruhuna yeniden can vermesini bekliyor. Gücüm tükendikçe, takatim kesildikçe mucizelere daha çok muhtaç oluyorum."

Düşerken; başlığıyla, ilk bölümüyle adeta beni kendine çekti. Gerçi iş yoğunluğum sebebiyle birçok yere kapağı dahi açılmadan benimle gitti/geldi ama bitirmek bugüne nasipmiş. Kitabı sevdim hatta bu kitapla güncel edebiyatımıza daha çok şans vermeye karar verdim.

Orta Dünya'ya giriş kitabı Silmarillion dediler ve ben Silmarillion'u dikkatimi toplayıp okuyamadığım için iki yıldır rafta duruyordu, onu okuyamıyorsam Hobbit okuyayım dedim. Filmlerini de çok seven biri olarak kitabın filmleriyle arasındaki makasın dikkat çekecek kadar açık olduğunu görmek üzücü...ama okuması bir o kadar da keyifli.

Ucu açık umut ve belirsizlik temalı bir öykü. Ayrıca Yüzyıllık Yalnızlık'tan anımsadığım Albay Aureliano Buendia ve Macondo'nun burada da kendine yer bulması güzel bir detaydı.

Santiago'nun ilginç bir hikâyesi varmış.