E-Dergi

Marquez hüzünlü uzun bir öyküyle karşımıza çıkıyor. Beni derinden etkileyen bir kitap oldu bu. Açlığı, sefaleti, ümidi, sabrı, sevgiyi ve vefayı anlattığı eserinden etkilenmemek mümkün değil. Sonu biraz fazla açık kalmış gibi gelse de, bütünüyle incelendiğinde sizi tamamen içerisine alan, sizi o ana, o eve, o sonbahar-kış aylarındaki kasabanın nemli ve kasvetli havasına götüren bir şaheser okuyorsunuz...

Uzun zamandır okuma listemde olan bir kitaptı. Kitapta beni derinden etkileyen en önemli şey Hafız'ın Divanından sunulan beyitlerle kitabın zenginleştirilmesiydi. Kesinlikle onu da edineceğim. Bunun dışında yazarın kendisini kitaptaki anlatımda bariz bir şekilde görüyoruz. Sanki muhabbet edercesine bir anlatım tarzı var. Açıkçası bu beni sıkmadı ve hoşuma gitti. Ahmet Mithat Efendi'nin döneminin en iyi kalemlerinden biri olması ve kullandığı üslup, hikayeyi bağlama şekli güzeldi. Mutlaka okunması gereken bir kitaptır, özümüze sahip çıkmamız açısından...Bu kitap kesinlikle tam metin olarak Panama yayınlarından okunmalı.

Küçük büyük demeden herkesin okuması gereken bir kitap. Özellikle de Amerikan vatandaşlarının okumasını isterdim. Okusunlar ve ne canlara mal olduklarını bir anlasınlar. Doymak bilmez ve kan bürümüş gözlerinin nelere sebep olduğunu bir bilsinler artık.
Zavallı Sadako, Sadako'lar... Kim bilir ne acılar çektiler ve çekmeye devam ediyorlar. İnsanlık tarihinin en utanç verici olaylarından birini yaşayan insanlar, Turna kuşuna umutla bağlanıyor ve bir mucize bekliyorlar. Okunup ders alınması gereken bir kitaptı. Herkes okumalı...

Aytmatov'a ait herhangi bir eser görünce kendime hakim olamayıp okumak istiyorum. Biliyorum ki kitabın sonunda asla pişman olmayacağım. Masalsı bir anlatımla bizi kendine bağlayan kitaplar yazan Aytmatov beni yine yanıltmıyor. 55 sayfada bir şaheser yarattığı bu eserinde bizi Anayurdumuza doğru bir gezintiye çıkarıyor. Bu sefer Anarkay'dayız ve o bakir toprakları tarıma açmaya çalışan birer tarım işçisiyiz. Umarım bir gün nasip olur oraları görmek...

Yine Zweig ve yine harika karakter tahlilleri ile dolu küçük ama etkili bir kitap. Kitap, vatani görevi ve kendi iradesi arasında kalmış bir adamın hazin içsel hesaplaşmasını anlatıyor. En sevdiklerine -resim sevdası, karısı, köpeği, yaşama hevesi, insanlara duyduğu sonsuz sevgi- veda mı edecek, yoksa, herşeyi ardında bırakıp kendini tam olarak ait hissetmediği memleketi uğruna makinenin dişlilerinden biri olup ölüm mü saçacak? Bunun kararını vermek çok zor oluyor.Ruh hallerini Zweig kadar iyi ve masalsı, sıkmadan anlatan başka biri olamaz. 50 sayfada bir hazine saklıyor. Kesinlikle okumalısınız...