E-Dergi

Kendimize pek uzak hissettiğimiz bölgelerin edebiyatını biraz olsun tanımak için iyi bir fırsat. Celal Soydan'ın çevirisini ve seçtiği öyküleri çok beğendiğimi söylemeliyim.

Kitap iki ana bölümden oluşuyor. İlk bölüm, resmi tarihin karşısına yerleştirdiği “masal”. Yazarın önceki kitaplarını okuyanlar çok fazla yeni bilgiyle karşılaşmayacaklar. Onun yerine değerlendirmelerin daha yerine oturduğunu görüyoruz. Kitabın “birinci kitap” olarak anılan ilk bölümü olan “masal”, Yalçın Küçük’ün tadına doyulmaz önsözleri havasında, dev bir önsöz gibi geldi bana.

“İkinci kitap” kısmının ismiyse “İşaret Fişekleri”, yaptığı mülakatlardan seçmelerden oluşuyor.

Kitapları okumadan yorum yazanları dikkate almayıp, farklı gören farklı bakan, dünyada eşine zor rastlanan bir yazarın kitabını mutlaka değerlendirmelisiniz.

Dilimizde kullanılan, bilindik kelimelerin inatla Türkçeleştirilmiş karşılıklarının kullanılması tekrardan sözlüğe başvurmamızı gerektiriyor. Türkçeye düşkünlüğü aşan bu özen, olması gerekenin aksine kitabın okunabilirliğini azaltıyor.

Kitapta yer alan on üç öykünün kahramanları; sayıları günümüzde iyice azalan, yeni kurulan -genç- Türkiye Cumhuriyeti’nin azınlıkları. Yazar, her öyküde ayrı bir insanı dillendirse de hep aynı sesi duyduğumu söylemeliyim. Yazdıklarında ustalığını gösterse de kadına hep aynı erkek bakışı, bazen erotizmi aşan anlatımı rahatsız edici geliyor. Yine de, aynı topraklarda yaşadığımız, pek az bildiğimiz azınlıkları biraz olsun tanımak için okunmalı.

"Komşu Aç Kapıyı." Komşularımızdan başka gezegenlerdeymişcesine uzaktayız. Haşim Hüsrevşahi, bu uzaklığı biraz olsun azaltabilecek güzel bir çalışma sunuyor. Fazla söze gerek yok, bence her kitaplıkta bulunmalı.