E-Dergi

Oğuz Atay'la tanışmam ünlü romanlarından biriyle değil de tesadüfen bir okul kütüphanesinden edindiğim hikayeleri kitabıyla oldu. Adını içindeki en uzun öyküsünden alsa da tüm öykülerde içine kapanmış, umutsuzluk ve yalnızlıkla baş etmeye çalışan karakterler, kendilerini hapsettikleri odanın eşiğinden adım atmaya cesaretsiz. Bazen karanlıkta yaşayan kendileriyken bazen de karanlığa mahkum eden bazı olaylar geçmiş başlarından fakat her biri her insanın içindeki ortak duyguya, yalnızlığa sesleniyor.

Ah Yusuf diye başlayıp, ahh ahh Yusuf diye bitirdim kitabı. Sabahhatin Ali yine kalbimde bir yara açıp gitti. Her okuduğum kitabı bir öncekinden daha çok etkiliyor beni.

Sıcacık bir aşk öyküsü. Eski bir üniversite hocasıyla öğrencisinin yasak aşkını konu alıyor. Aşk öylesine incelikli, içinizi sarsan bir şekilde işlenmiş ki aşk, yasak aşk olmaktan çıkıp sizi önünde eğen bir durum haline geliyor. Roman hiç bitmesin istiyorsunuz fakat Özakman öyle bir dil kullanmış ki inadına çabucak bitiveriyor. Romanda kuşak çatışması ve çok yüzeysel olarak da siyaset hissettiriliyor. Ayrıca romandaki şifreleme tekniği de çok güzel. T.Özakman’ın tarihi romanlarını beğendiyseniz bir de bunu deneyin derim.

örnek bir lider. elde ettiği başarının tesadüf olmadığını anlatan bir kitap.

halil cibran ın ünü sebebiyle aldığım bir kitaptı . . . kitap daha çok öğreti şeklinde, belki biraz bu yönüyle din kitabı gibi. ama içeriği geniş ve anlamlı