E-Dergi

Enfes bir kitap. Yazar, bu kitabında, “akış” modelini ve bunun mutluluğumuzdaki etkisini anlatıyor. Özellikle iş yaşamında pratik uygulamaları olan bu modele göre hangi zamanlar en yüksek mutluluğu ve performansı sergilediğimiz görülebiliyor. Akış terimi ise şöyle tanımlanıyor: ‘’İnsanların bir etkinliğe, kendilerini başka hiçbir şeyi umursamayacak kadar kaptırmalarıdır; bu yaşantı kendi başına öyle zevklidir ki insanlar sırf o etkinlikte bulunmak için büyük bir bedel bile ödeyebilirler’’.

Kitaptan alınan "Kovboyların at koşturduğu bir ülkede, bütün şairler Kızılderili’dir." Behçet Necatigil gibi Yılmaz Güney de kovboy filmlerinde adalet dağıtıldığını sanır. Ezilen, sömürülen Anadolu insanına kovboy kıyafetleriyle taşır adaleti. Oysa Anadolu insanı kovboy değil, Kızılderili’dir. sözleri kitabı almayı düşünenleri tereddütten kurtaracaktır.

Ön sözündeki şu sözler en güzel yorum: Fazla iddialı görünmekten çekinmemiş olsaydık, bu kitaba "Tarih Felsefesine Giriş" alt başlığını verirdik. Çünkü bu denemenin aslında anlamı budur; yine de şu farkla ki, bu eser, tarihi olayın spekülatif çözümlemesiyle hareket etmek yerine, "tarih"in belli bir şeklini bilmesine rağmen, bu tarihi göz önünde bulundurmamakta inat eden arkaik toplumların temel görüşlerini sorgulayacaktır.

Ensest yasağını daha çok ilkel kabilelerin üzerinden anlatan kitabın sayfası sayısı küçük ama içerdiği bilgiler büyük. Benim aklımda en çok bu kabilelerin çok garip adetleri kaldı.

Simgelerin büyülü dünyasına girmek için en iyi kaynak. Çok büyük bir emeğin ürünü olan kitaptan çok şey öğreneceksiniz. Bazen de anlamak için başka şeyleri de öğrenmek zorunda kalacaksınız.