E-Dergi

Alışkanlıkların baştan çıkarıcı rahatlığının, verdiği güvenin insanı fark etmeden esir alması, beynin idealist düşünen kısmını yavaş yavaş uyuşturması ancak insanın hep ideallerine bir gün ulaşacağı umudunu ironik bir şekilde yine de taşıması ve buna kendini inandırmayı başarması. Sanırım içerdiği felsefe nedeniyle en çok etkilendiğim kitaplardan biri oldu Tatar Çölü...

Bu kitabı okuduğunuzda etnik milliyetçiliğin ne kadar yapay, insanların zorla akıllarına yerleştirilen bir kavram olduğunu görüyorsunuz. Dini inanışlarını dışında birbirinden hiçbir farkı olmayan, olaylara aynı bakış açısıyla bakan, aynı yemekleri yiyen, aynı giysileri giyen, aynı şeylere gülen, aynı şeylere ağlayan insanlar görüyorsunuz kitapta. İnsanların bu kadar aynı olup da nasıl bu kadar ayrı düşürüldüğünü sorgulamak hüzünlendiriyor insanı.

Dost Kitapevinin gezi rehberleri gerçekten çok başarılı. Bu rehberi aldığınızda ayrıca çok fazla araştırma yapmanıza gerek kalmadan rahatça şehrin görülmeye değer bütün yerlerini gezebiliyorsunuz.

Şeytan Woland ve çetesi bir gün Moskova'ya iner ve o günden sonra hiç birşey eskisi gibi olmaz. Moskova'nın altı üstüne gelir, sözümona entellektüellerin canına okunur ama bunu o kadar eğlenceli yöntemlerle yaparlar ki, şeytanın mizah anlayışına hayran olmamak elde değil. Kitabı okuduktan sonra yazarın ülkemizde az biliniyor olmasına çok üzüldüm. Herkesin büyük bir keyifle okuyacağına eminim.

Carlo Levi'nin Türkçe'ye çevirilmiş tek kitabı, bu romanı okuyup bitirdiğinizde keşkle diğer kitapları da Türkçe'ye çevirilse diyorsunuz...Anti faşist duruşu yüzünden Güney İtalya'ya sürülen Carlo Levi'nin güneyin köylerindeki sürgün hayatını, oradaki gözlemlerini anlatan otobiyografik bir kitap....Kitabı okurken bize özgü sandığınız sorunların aslında ne kadar evrensel olduğunu, coğrafya, kültür, konuşulan dil ayrı bile olsa yaşantıların, sorunların aslında ne kadar benzer olduğunu gösteriyor bize...İyi ki okumuşum dedim kitabın kapağını kapattığında...