E-Dergi

Bir söz bazen düşünülenin dışında da bir anlam kozası oluşturabiliyor ve bu koza, söz ile eylem, eylem ve amaç, amaç ile algılanış arasında devinerek kendi kelebeğini günışığına salıveriyor. Söz kelebeklerinin özgürce uçuştuğu, insanın doğayla, doğanın da insanla uyum kurduğu bir yaşam biçimi: Bir ütopya! Ütopyamızdan yaşamımıza ne taşıyabiliyoruz ki? Yaşayabilmeliyiz oysa. Yoksa yazdıklarımız suya yazılmış olur. Her şey sulara mı yazıldı?" Bu cümlerin sahibi Ahmet Telli, 'Ben Hiçbir Şey Söylemedim' adlı kitabından sonra çıkardığı ikinci kitabı 'Sulara mı Yazıldı' ile doğa - insan ilişkisini ele alıyor. Hem şiirlere hem de yazılara yer veren Ahmet Telli, imgelem gücü fazla olan satırların arasında A'dan Z'ye birçok konunun cevabını arıyor.

Yahudi Cemaatlerine ait kronolojileri, Doğu Sefaradlarının tarih ve kültürlerine ilişkin birçok kitabı, ortak bir paydada toplamak isteyen 'Türkiye ve Balkan Yahudileri Tarihi', Balkanlar ve Türkiye topraklarında dört buçuk asır boyunca süren bir Yahudi uygarlığının tarihini ele alıyor. Bir yandan yapılmış çalışmaların yorum ve sentezi üstüne kurulan kitap, diğer yandan da günümüz dönemine ilişkin araştırmalara yer veriyor. Cemaatlerin eğitimle, kültürle ve dinle ilgili ritüellerine getirilen cemaatçi düzenlemelere de değinen 'Türkiye ve Balkan Yahudileri Tarihi', 'İspanyol altın çağı' veya 'Osmanlı misafirperverliği' gibi tarihi mitlerin doğruluğunu da kendi içerisinde sorguluyor.

'Mahşerin Dördüncü Atlısı' veba, kızıl,
kızamık, çicek gibi salgın hastalıklar ve kıtlık, kuraklık gibi felaketleri kısacası tarih boyunca milyonlarca kişinin ölümü nedenlerini konu alıyor. Bakteriler ve mikroplar açısından bir dünya tarihi niteliği taşıyan kitap, toplumsal hayatın hastalıklarla yakın ilişkisine çevreci bir bakış açısıyla yaklaşıyor ve dünyamızın en eski sakinleri olan mikroorganizmalarla barış yapmamızı öneriyor.

Yaşadıkça öğrendiklerimiz var yaşam yolunda;
deneyim hanemize her yazılanın yaşamımıza taşıdıkları. Ancak, yaşam her şeyi deneyerek öğrenmek için fazla kısa, hızla akıp gidiyor. Üstelik çok zahmetli bir yol yaşayarak öğrenmek." Kitap, hayatın binbir rengini barındıran otuz dört öyküden oluşuyor. Belli bir yaşam süzgecinden geçen, 'sözün uçup, yazının kalıcı olduğu'
dünyaya dair satırların bulunduğu 'Yaşam Kaçtı Gözüme' okuyucularının gözlerine yaşam kaçırmayı amaçlıyor.

Bayan Lara bir antikacıdır ve Toronto'daki bir müzayedede, içinde değersiz Peru röprodüksiyonlarının bulunduğunu sandığı bir kutu satın alır. Ancak Bayan Lara'nın röprodüksiyon sandıkları, otantik Moche eserleridir. Ve bu eserlerin içinde törenlerde kullanılan bir de kulak süsü vardır ki, bu kulak süsü gizemli olaylara yol açacaktır. Esrarengiz ölümlere, kabusa dönüşen yaşamlara ve heyecana yol açan olayların işlendiği 'Moche Savaşçıları' polisiye roman sevenlerin beğenisine sunuluyor.