E-Dergi

kemalizm tepeden inme bir dayatma mekanizmasıdır. bu mekanizma muhalifleri İslam müdavimlerini sert bir şekilde ezmiştir. ezmekle kalmayıp ezdiklerini de hainlikle itham etmişlerdir. bin yıllık medeniyeti kültürü tarihi çöpe atıp milleti yeniden yarattığını iddia eden batı kusmuğu batı hayranı bu toprakların tarihine mukaddesatına yabani zihniyet hain olmuyor ama onlara karşı çıkanlar ya satılmış ya ingiliz sevdalısı yada türk olmuyor. heyhat! bu klişelerle milleti uyutabileceklerini zannediyorlar. hakikat yer altındaki volkan gibidir. bi yerden tıkasan bir zaman sonra bir yerden fışkırır. İskilipli Atıf Hoca yada hain diyorlar. vatan haini imiş. vatan haini olmak ne ucuz birşey onlar için! bu kitapta mahkeme reisinin atıf hocayı hainlikle suçladığını atıf hocanında buna cevap olarak işgalcilere karşı vakit gazetesinde yazı yayınladığını söylediğini ve mahkeme reisinin bu yazıyı araştırmayıp hukuksuzluk yaparak idam ettiğini göreceksiniz. kemalizm tapınma ve dalkavukluktur. bunu yaparken bütün iftiralar makbuldür.

mahud 80 ihtilalinin günleri. herkes tedirgin kapımız ne zaman çalınacak da tutuklanacağız. Üstad milli selamet partisi üyesi olduğu için parti arkadaşalrı tedirgin bir durumda. Üstad'ın rejime muhalif görüşleri onları da yakacağından çekiniyorlar. Üstad'a yurt dışına çıkmasını tavsiye ediyorlar. üstad buna şiddetle karşı çıkıyor çünkü vaktiyle ülkeden kaçan mehmet şevket eygi'yi tenkit etmişti. kader eygi'yi tenkit ettiği meselenin aynısını üstad'ın karşısına çıkarmıştı. devamını heyecen içinde okumak için kitabı almalısınız!

Cemil meriç meriç nehri gibi canlıya hayat veriyor. ruhunu tefekkürünü bilgisini tazeliyor. cemil meriç muhteşem bir tefekküre sahip. ahh keşke İslam bilginlerini de batılı yazarlar kadar tanısaydı irdeleseydi. o zaman eminim ortaya fevkin fevkinde eserler çıkardı. gözleri kapanıp kalp gözü açıldığında gençliğini batıyı okumakla anlamakla geçirmişti islami bilgisi zayıftı. buna rağmen cemil meriç ne izmler aydını ne sloganlar aydınıdır O tarihini mukaddesatını bilen batı kusmuğu olmayıp bilakis bin yıllık anadolu kültürüne aşina mümtaz bir münevverdir. ''Şöyle diyelim; Avrupa Tanzimat’tan beri aynı emelin kovalayıcısıdır: Türk aydınında mukaddesi öldürmek, mukaddesi yani İslâmiyet’i. Bu mukaddesin yerine kendi mukaddesini aşılayamazdı. Çünkü misyonerin hedefi, Devlet-i Âliye’yi Hıristiyanlığa kazanmak yani, Devlet-i Âliye ile bütünleşmek değil, ezeli düşmanını “etnik bir toz yığını haline getirmekti, istediği kalıba sokacağı şuursuz ve irâdesiz bir toz yığını. ''

el Buti yanlış siyasi görüşlere sahip olsada değerli bir islam alimidir. bu kitapta selefiliğe güzel cevaplar vermiştir. siyasi görüşünden dolayı yerden yere vuranlar insanların hatasız olamaycağını unutmaktadırlar ve sahabelerin de farklı içtihatlarda bulunduklarını da unutmaktadırlar. el Buti derin ilmi ile selefiliğin amerikaya karşı gelmek için ortaya çıkmış bir akımdır ve bunun geçici olduğu aşikardır.

Osmanlı ve İran ilişkiler Şah İsmailin anadoluyu zapt etme halkı şiileştirme planlarından dolayı tarih boyu sorunlu olmuştur. Azerbaycanlılar Safevi devletini Şah İsmaili putlaştırarak Azerbaycan devleti olduğunu ifade ederler. bununla da kalmaz Yavuz'un farsça Şah İsmailin türlçe şiir yazdığını ifade ederler. halbuki bu kitapta belirtildiği gibi osmanlıda resmi dil türkçe iken safevi devletinde farsça idi. iranda köklü pers bürokrasisi hakimdi. Şah İsmailin veziriazamları genelde fars idi. İranda saray halkı türkçe konuşmasına rağmen fars kültürü ve dili hakimdi. yine kitapta ifade edildiği türkmenler yönetime katılmak için isyan etmişlerdir ve Şah Abbas döneminde birçok türkmen katledilmişdir. Yavuz'u alevi düşamanı olarak gösterenler Şah İsmailin sünni düşmanlığından iranı nasıl şiileştirdiğinden ve 'ben bu yola baş koydum ya herkes şii olacak ya da kılıçtan geçirilecek' dediğini söylemezler. iran ile osmanlı tamamen farklıdır. bu farklılığın temeli mezhep farklılığına ve türk fars kültürünün ayrılığına dayanmaktadır. SAFEVİ devletinin devlet yapısı fars geleneğinden geliyordu ve bürokrasisi genelde farslardan oluşuyordu. farslar eğitimli tabakaydı. bugün iranda 35 milyon türl olmasına rağmen türkçenin devlet kademesinde bir etkisinin olammasının nedeni Safevi ve Kaçar hanedanlarının fars bürokrasisine fars kültürüne teslim olamasındandır. sünnilikte ruhban sınıfı yoktur ancak şiilikte ruhban sınıfı vardır. zekatı hakları olmadığı halde din adamları alır ve imamların vekili olduklarını iddia ederler onlara itaat etmeyenleri imamlara itaat etmediklerini ifade edirler. sonuç olarak türkiye asla iran gibi olamaz. çünkü teokrasi ruhban sınıfının yönetimine dayalıdır ve sünnilikte ruhban sınıfı yoktur.