E-Dergi

Betimlemeleriyle sizi eski İstanbul’a götüren, sonuna kadar gerçek bir hikaye mi yoksa kurgu mu diye düşüneceğiz harika bir Orhan Pamuk kitabı. Yazarın, ilk olarak, “Kırmızı Saçlı Kadın” kitabını okumuştum. O kitapta beni iten bir şeyler vardı ve sevememiştim. Onun üzerine bu kitap ilaç gibi geldi. Müzesine gitmeyi iple çekiyorum. Karaköy taraflarında sadece müzenin yol tabelasını görmek bile beni bu kadar heyecanlandırdıysa, içinde gezmek kim bilir nasıl güzel şeyler hissettirecektir...

Kafka’nın okuduğum ilk kitabı. Bu kadar farklı bir öyküyle böylesine derin bir eleştiri yapması beni çok etkiledi. Bir solukta okuyabileceğiniz bir kitap.

Sapiens kitabını okudum. Ansiklopedi gibi bilgiler barındıran ama okurken de sıkılmayacağınız, harika bir kitap. Her sayfasında bir değil birkaç bilgi katıyor size. Bu yüzden diğer iki kitabın da güzel olduğunu düşünüyorum.

1984’den sonra okuduğum ikinci kitabı. Sanıyorum ki hiçbir kitabı da onun önüne geçemeyecek. Yine de bütün kitaplarını okumayı düşünüyorum. Olay örgüsü olmamasına rağmen sıkılmadan, yorulmadan okunuyor her kitabı. Okurken yaşattıran nadir yazarlardan. Bu kitabında da harika betimlemelerle bir film izliyormuşçasına nefis bir tat bıraktı bende. Savaş dönemini, insanın kafasındaki gel gitleri çok güzel aktarmış.

Bir oturuşta okunacak, güzel ötesi bir kitap. Başlarda böyle bir konudan nasıl bir roman çıkabilir dememle, sonunu gülümseyerek bitirmem bir oldu. Ve sanırım bir balık beslemek istiyorum şu an.