Toplam yorum: 3.086.368
Bu ayki yorum: 6.055

E-Dergi

Ender Artur Tarafından Yapılan Yorumlar

14.10.2002

Son senelerde piyasada Osmanlı İmparatorluğu'nu konu alan tarihi romanlar (çeviri olsun,Türk yazarların yazdıkları olsun) yok satıyor.Ve de kitaplar üzerinde uzun uzun tartışılıyor, acaba anlatılanlar doğrumu diye.
Bu kitap bir roman değil,bir anı aynı zamanda bir belgesel kitapta diyebiliriz.Çünkü yazarı;babası uzun süre sarayda hekim başılık yaptığı için,yaşantısının uzun bir kesimi (yirmi yılı) sarayda geçmiş,Sultan hanımlarla birlikte eğitim görmüş,her an saray yaşantısının içinde bulunmuş bir kişi.
''Yaslı gittim şen geldim'' dizesi ile başlayan ünlü marşın ,''seni sevda çiçeğim tac-ı serim'',''nerdesin nerde acep ,gamla bıraktın''ve bunun gibi nice şarkıların bestekarı olan Şair Leyla Saz Hanım'ın anıları ile dolu bir kitap.
Dönemin yaşam tarzı en ince ayrıntılarına kadar anlatılmış.Harem dairesindeki yaşantı,döşenişi,sarayın bahçeleri,müzik ve dans dersleri,padişaha kahve servisi nasıl yapılır,saz alemleri,esirler nasıl satın alınır,Arap cariyeler,Haremağaları,Şehzadelerin eğitimi,haremce yapılan geziler,harem içinde yapılan alışverişler,sarayda ramazan,bayramlar ve düğünler anlatılan detaylardan bazıları.
Bu konular hakkında gerçekten çok iyi bilgiler ediniyorsunuz ama Haremde yaşayan ve el üstünde tutulan bir kişinin gözüyle görerek...
14.10.2002

294 sayfa yaşanmış acı.Kitap ismi üstünde ''Rumlar'ın Anadolu'dan Mecburi Ayrılışı'' yani hep bir tarafın çektiği acılar ve sıkıntılar anlatılıyor.Bir de şu ''MECBURİ'' sözü varya işte o kelimede zaten herşeyi değiştiriyor ve açıklıyor.
Kitap Yunanca aslından **seçilen kısımların bütün olarak tercümesinden oluşmuş yani herhangi bir sansür uygulanmamış.
Kitabın başında iki adet önsöz var bir tanesi Türkçe basımı derleyen Herkül Millas diğeri ise Yunanca'dan çeviren Damla Demirözü'ye ait.İki önsözede katılmamak mümkün değil.
Sayın Mehmet Kutlu'nun yaptığı anlatım da,kitabın arka kapağında yapılan anlatımda kitabı çok güzel açıklıyor.
Bu kitabı mutlaka okuyunuz.
**Küçük Asya Araştırma Merkezi'nin Anadolu'dan göç eden Rumların anlattıklarına dayanarak oluşturduğu arşivden yararlanarak yazılmış iki ciltlik kitap.
14.10.2002

Zevkle okunacak bir anı kitabı ama,sadece yaşantının bir bölümü (on yedi yıllık bir bölüm)ele alınmış.
Çok fazla detaylara girilmeden aile fertleri
tanıtılmış,zamanın yaşam şekli,gelenek görenek,eğitim ve ekonomik yapısı abartılmadan olduğu gibi anlatılmış.
14.10.2002

Kitap,Fırat'lıların başına gelenler karşısında bir şeyler yapmaya çalışan,ortak özelliklerinden biri de öykü yazmak olan bir avuç insanın* Fıratlılarla teke tek görüşmeleri sonucunda oluşturdukları birbirinden güzel öyküler ve Tan Oral'ın desenlerinden oluşuyor.
Gerçekten çok çok güzel bir kitap,her kese tavsiye ediyorum.
ÖNEMLİ BİR NOT:Kitabı yayınlayan yayınevi (ARKEOLOJİ VE SANAT YAYINLARI) projeye katılan değerli yazarların da onayı ile kitabın birinci baskısının gelirini ihtiyaçlarının karşılanması için YENİ SAVAŞAN köylülerine gönderilmesini kararlaştırmış.
*NALAN BARBAROSOĞLU,İNAN ÇETİN,MÜGE İPLİKÇİ,KARİN KARAKAŞLI,CEMİL KAVUKÇU,SEMA KAYGUSUZ,LEYLA RUHAN OKYAY,ALMILA ÖZDEK,SUZAN SAMANCI,AKIN SEVİNÇ,MURAT SOHTORİK,DENİZ SPATAR,NEMİKA TUĞCU,SALİHA YADİGAR,HÜRRİYET YAŞAR.
11.03.2002

Savaşın acımasızlığını yaşamış dört çocuk;Enrico,Janusz,Haldun ve Cemil'in anılarından oluşan bir roman.
Janusz;Polonya da dış işlerinde çalışan bir baba ile Yahudi bir annenin oğlu.Almanların saldırısından dolayı Polonya hazinesinin altınlarını ülke dışına kaçırmak için çıkılan zorlu yolculuk.Kız kardeşi ve annesi ile İstanbul'da kalışları.Türkiye tarafsız bir ülke olduğu için babasının altınları başka ülkeye sevki için İstabul'dan ayrılışı ve bir daha geri gelemeyişi.
Haldun;Romanya'da yaşayan çok varlıklı bir Müslüman ailenin oğlu.Baba askerliğini yaptığı halde tekrar askere çağrılması (çünkü amaç cepheye ilk Müslümanları göndermek)ve işyerine hükümet tarafından el konulmasından dolayı İstanbul'a kaçışı.Haldun'un bir süre sonra kardeşleri ve annesi ile son göçmen vapuru ile türlü zorluklarla İstanbul'a gelişi.
Enrico;İstanbul'da yaşayan varlıklı bir İtalyan ailenin oğlu.Annesi yakalandığı hastalıktan kurtulamıyor.Sebeb,savaş dolayısı ile yurt dışından ilaç gelemiyor.Babasıda bu ölümden sonra donanmaya katılmak için İtalya'ya gidiyor.
Cemil;aydın ve idealist bir ailenin oğlu.Baba,gazetede çıkan bir yazıdan dolayı tutuklanıyor.Anne savaş ekonomisinin getirmiş olduğu zorluklardan dolayı çalışmaya başlıyor.
Çok çok sürükleyici ve her satırı heyecanla okunacak bir kitap.Birbirine çok güzel bir şekilde bağlanmış detayları ve devamını ogrenmek için kitabı okumanızı tavsiye ediyorum.
Doğa tasvirleri,hissedilen duygular ve alınan tadların anlatımı bir harika.Okurken gerçekten sizde hissediyor ve yaşıyorsunuz.
Savaşla ilgili bilgilerin yanısıra o yıllarda Türkiye'de gelişen olaylarda ara ara aktarılıyor.Peş peşe meydana gelen doğa afetleri,Nazım Hikmet ile ilgili mahkeme kararı,köy enstitülerinin açılacağı bilgisinin verilmesi bunlardan bir kaçı.
Bunların yanısıra beni iki nokta çok düşündürdü.Acaba çocukar yedi yaşından biraz dahamı büyük olsalardı.Sanki biraz boylarından büyük konuşuyorlar ve düşünüyorlar.Bir de Polonya-İstanbul arasındaki yolculukta sanki bir sihirli değnek var ve kahramanlarımızın ne zaman başı sıkışsa hemen ortaya çıkıyor.
Ama okadar büyük bir heyecan ve merakla okuyorsunuzki bu iki konuyu heyecandan unutuyorsunuz.
Okumanızı tavsiye ediyorum.