E-Dergi

Toffler birinci dalgayı; tarım devrimiyle ortaya çıkan toplum yapısıyla bağdaştırıyor. İkinci dalgayı ise Sanayi devrimiyle başlatıyor. Üçüncü Dalgayı ise sanayi sonrası toplum ifadesiyle kavramlaştırıyor. Bu bağlamda Toffler’ın 3.Dalga’sının McLuhan’ın Elektronik çağına denk düştüğünü söylemek yanlış olmaz. Bu noktadan hareketle Türkiye’nin 2.Dalgaya tekabül eden bir devlet yapısı ve sanayiye dayalı bir toplum yapısı vardır. Fakat iletişim alanında üçüncü dalga diye adlandırılan yapının içindeyiz.Marshall McLuhan'da , insanlık tarihini Kabile çağı, Edebiyat Çağı, Basım Çağı ve Elektronik Çağ olarak dört bölüme ayırmıştı. Akademik bir baş ucu kitabı ve mutlaka okunmalı. Dil ağır değil Çevirmeninde emeğine sağlık.

Kültür üzerine yazılmış nadide kitaplardan birtanesi. Walter Ong'un Sözlü Kültür-Yazılı Kültür adlı kitabını da okumanızı tavsiye ederim. Sanki her iki kitap birbirlerinin tamamlayıcısı gibi.

Bazı Arkadaşlar basit bir kitap olduğundan bahsetmiş.Kesinlikle katılmıyorum. normallik mi anormalliktir? anormallik mi normalliktir? Bu iki konuyu tartıştıran bir kitap. Veronica sosyal baskılardan sıkılarak intihar girişiminde bulunuyor ve akıl hastanesine yatırılıyor. Sonunda Dr.İgor'unVeronica'yı denek olarak kullandığını görüyoruz ve Dr.İgor'un "ölümisteğini ölüm korkusuyla yendiği" çıkarsaması var. Oysa hikaye'nin bütününde Veronica deli değil ve deliliği bir iktidar alanı, kendinikısıtlamadan hareket edebileceği bir oyun alanı olarak görüyor. Hastaneden kaçtıktan sonra "deli" yaftasının kendisine getirmiş olduğu bir serbestlik görece bir özgürlük söz konusu. Bu duruma oyun alanının genişlemesi, aynı noktadan hareketle ölme isteğini yok eden'in ölüm korkusu değil Oyun alanın genişlemesidir diyebiliriz. Psikoloji-Sosyal Psikoloji ve Kişilerarası İletişim'e ilgi duyan herkese okumalarını kesinlikle tavsiye ederim.

Ritüellerin ortaya çıkış mantığını çok güzel vurgulamış. İnsanların sokaklardan alınarak nasıl meşgul edildiğini, İktidarın pekiştirilmesi ve potansiyel tehliklerin nasıl bertaraf edildiğini mükemmel bir şekilde açıklıyor. Günümüzde Milli ve Dini olarak ayrılan ritüellerin nasıl özünden koparılarak sadece insanların kendilerini tatmin ettikleri boş organizasyonlara dönüştüğünü anlatıyor.

Günümüzde medyanın şiddet içerikli iletilerinin insanları nasıl şiddeti kutsayıp şiddette kayıtsız kaldıklarının bir arkeolojisi gibi. Yazar Şiddetin nasıl olağanlaştırıldığını geçmişten günümüze bir ayna misali yansıtmış.