E-Dergi

Yazarın iki kitabını okudum. Rüzgarın Gölgesi ve Meleğin Oyunu. Her ikisi de iki defa okunacak kitaplardan. Roman olarak son derece güzel olmalarını geçtim derin anlamlar da barındırıyorlar. Hiç unutmayacağım ve hayatım boyu bana dostluk edecek kitaplar. Kitapta kurgusal bir hikayeden çok daha fazlası var. Carlos R. Zafon´a çok çok teşekkür ediyorum.

Dönemin ve günümüzün tartışmalı konularından olan doğu - batı temelli, sosyal ve psikolojik bir tahlil. Peyami, objektif serisindeki eserleri okunduğunda daha iyi anlaşılabileceğini düşündüğüm fikirlerini, romanlarındaki kahramanları aracılığı ile yansıtmıştır. Romandaki semtlerden birisi doğuyu, geleneği temsil ederken bir diğeri de batıyı, yani değişimi temsil etmektedir. Tabii ki roman okundukça da daha iyi anlaşılacağı üzere her gelişmenin değişmeye tabi olmasına rağmen her değişmenin gelişme olmadığı temelinden hareketle, kuşaklar ve kültürler arası farklılaşma ve çatışmanın kısa ama zengin bir değerlendirmesidir bu roman. Peyami Safa'da Türkiye romancılığının ve fikir hayatının köşe taşlarından biridir ve eserleri de muhakkak okunmalı ve okutulmalıdır.

Tanpınar'ın kurmaca kişisi Talat Bey'in karısının kendisini terk etmesi üzerine Neşati'nin bir gazelinden Mahur Beste çıkar ortaya. Tanzimat'tan Cumhuriyet'e, dönemin resmini çizen, en ağır meseleleri bir bestenin naif tezahürü ile dillendiren kitabın Bekir Ağa'ya adanmış olması aslında gerçek besteden etkilendiğinin de bir göstergesi.

Öyle bir aşk ki, yazarın dediği gibi erkek kahramanın gözünde bir din gibi yaşanıyor. Kadın kahramanın deyimiyle bu din ve derinlik aslen erkek kahramanın derinliğinden kaynaklanıyor. Ne geçmişte yaşanmış, ne gelecekte yaşanabilecek bir derinlikte. Ancak bu rüya sona erdiğinde gerçek hayatın detaylarını fark edebilen kahramanımızın ve etrafındaki karakterlerin, 2.dünya savaşının ayak seslerinin duyulduğu günlerde yaşadığı doğululuk-batılılık ikilemi içindeki buhranlarını anlatan gerçek bir roman.

Zamanına göre çok yenilikçi bir yazar olduğunu düşündüğüm Ahmet Hamdi Tanpınar, bugünün içi boş olup da " bu adam burada bu işi nasıl yapıyor?" dediğimiz adamları iyi tarif etmiş. Kitabın kahramanı sonuçta kendi de olanlara çok şaşmış ve yaratılan rüzgara kapılmış. Ayrıca Hayri İrdal karakterinin ne kadar iyi bir kukla ustası olduğunu görüp hayran olmamak mümkün değil.