E-Dergi

Otuz yaşındayken veremden ölen Emily Brontë ölümünden bir yıl önce bitirdiği Uğultulu Tepeler’deki kişilerin yalnızca hayal ürünü kişiler olmadığı, Brontë’nin çevresindeki gerçek kişilerden derin izler taşıdığı söylenmekte.
Kitabın kurgusu, dili oldukça başarılı ama karakterlerin hırsları, zaafları, nefretleri, hastalıklı bakış açılarının yol açtığı bunca olumsuz duygu bazı sayfaları okurken sıkılmama sebep oldu.
Hatta yazar böylesine nefreti anlatacak kadar ne yaşadı diye merak etmeden duramıyorsunuz. Kahramanların haline bazen kızıyor bazen üzülüyorsunuz.
Nerdeyse tüm karakterlerde az çok kötülük olsa da benim favorim altın kalpli Edgar oldu.
Kitap bitince hemen filmini de izledim, filmde ne yazık ki olaylar yüzeysel ve fazlaca hızlı verilmiş. Ayrıca o şımarık Catherine filmde daha masum bir karakterdi.
Son olarak bir insan nasıl zamanla kötü olabilir, bir aşk nasıl nefrete dönüşür diye merak ediyorsanız mutlaka okumalısınız.

Kitapta İvan İlyiç adındaki kahramanımız üzerinden aslında insanoğlunun doğum ve ölüm arasındaki hazin hikayesi anlatılıyor. İnsanların hiç ölmeyecekmiş gibi mevki, para, hırs uğruna nasıl yaşadığını ve ömrünü nasıl heba ettiğini dramatik bir şekilde gözler önüne seriyor.
Hayatını dolu dolu yaşayan kahramanımız İvan İlyiç, her şey planladığı gibi giderken, ailesine daha iyi bir hayat verebilmek için hırsla hatta duyguları yokmuşçasına iş hayatında keskin çizgilerle çalışmış, beklenmedik bir rahatsızlıkla başlayan ve ölüme adım adım ilerlerken yalnızlığını iliklerine kadar hissetmiş biri olarak kitapta yer alıyor.
Tolstoy bu hikâyenin içinde aynı zamanda birinin yakını veya tanıdığı olmasıyla o işte yetkin olmayan kişilerin üst mevkilerde torpille göreve gelinmesine de göndermelerde bulunuyor.
Ben Tolstoy’un anlatımına ve diline, çevirmenin başarılı aktarımıyla bir kez daha hayran oldum.

Bugün dünya edebiyatının en büyük yazarlarından biri sayılan Goethe, henüz yirmi beş yaşındayken 1774 yılında iki hafta gibi bir sürede “Genç Werther'in Acıları” nı yazmış. Gerçek yaşamında yaşadığı mutsuz bir aşkın etkisiyle bu kitabı yazdığı söyleniyor. Hatta o dönem bu kitabın etkisiyle Almanya’da intihar olayları artmış.

Kitapta son derece duyarlı ve tutkulu bir genç ressam olan Werther'in, düşsel dostu Wilhelm'e yazdığı mektuplar yer alıyor. Mektuplarında tutulduğu aşkın onu intihara adım adım nasıl sürüklediği, karşılıksız aşkının ona nasıl acılar yaşattığı anlatılıyor.

Mektup-roman oluşu ve şiirsel bir anlatımı sahip olmasından dolayı kitap,akıcı bir şekilde hızla okunabiliyor.

Kitaptan Alıntılar
* İnsanın kalbini anlamak olanaksız bir şey!
* Nasıl oluyor da insanı mesut eden bir şey aynı zamanda felaketinin de kaynağı oluyor.
* Dünyada çocuklar yüreğime tüm varlıklardan daha yakındır.

ellerim yok artık
dünyaya göğsümden bir çiçek açtım.

Kahramanımız dev Memo, kentin en pasaklısı olarak tanınıyor. Hep aynı yamalı kıyafetleri giyiniyor. Bir gün haline üzülüp yeni ve güzel kıyafetler alır. Artık kentin en yakışıklısı oldum diye sevinçle yürürken, yolda karşılaştığı kişilerin haline dayanamaz ve iyi yürekli Memo iyilikler yapmaya başlar. Memo başkalarına yardım edeyim derken yeni giysilerinden olur.
Hikâyenin sonunda yaptığı iyiliklerin karşılığını görür.
Çok sevimli bir kitap, okul öncesi ve okumayı yeni öğrenen çocuklar hikâyeyi seveceklerdir.