E-Dergi

Bu kitapta adı bilinmeyen bir ülkede, adı bilinmeyen kahramanların bir salgın hastalık yüzünden kör olmalarını ve karantinaya bir akıl hastanesine kaldırılmalarını okuyoruz. Ve bu körlük yüzünden toplumsal düzenin nasıl bozulduğunu, insanların yaşamlarını devam ettirebilmeye çalışmalarını, kendi aralarında örgütlendiklerini. Bu kitap her ne kadar bir salgından bahsediyor olsada içerisinde barındığı o derin felsefe bize toplumsal anlamda körlüğü çok net bir şekilde anlatmış.

Bu kitabı ne kadar beğenmiş olsamda kitapdaki yazım ve noktalama yanlışları canımı oldukça sıktı, bunu da bilin istedim.

Alıntı:
"Hepimizin içinde adını koyamadığımız bir şey var, işte biz oyuz."

"Bence biz kör olmadık, biz zaten kördük."

Bir öykü; sevgiyi,kin tutmamayı, kötüleğe iyilikle karşılık vermeyi, affedici olmayı, kanaatkar olmayı, aç gözlü olmamayı, mutluluğun parada olmadığını ancak bu kadar güzel anlatabilirdi.

Bu kitabı okuduktan sonra iyiki okumuşum bu kitabı diyeceksiniz ve içiniz neşeyle dolacak. Ve bir gün biri size 'insan neyle yaşar?" diye sorduğunda tebessüm ederek, "sevgiyle" diyeceksiniz

Kitap vefatına az kalmış bir şeyhin postuna posta oturmak istemeyen bir ihvanı zorla posta oturtmasıyla başlıyor. Sonrasında ise posta istemeyerek geçen şeyhin dergahında fitneler yaşanması şehirde bir dergaha taşınılması ve şeyhin burada yaşanılanlara dayanamayıp sırra kadem basmasıyla devam ediyor. Kitap birbiriyle bağlantılı olan 8 hikayeyle devam ediyor. Kitap israf, kibir, cahillik gibi konuları ele almış.
Ben hikayeler arasında çok kopukluk yaşadım. Okuyup okumamak size kalmış...

Bu kitapta bir sabah uyandığında kendi vücudunu koca bir böceğe dönüşmüş olarak bulan Gregor Samsa'nın böceğe dönüştükten sonraki hayatını okuyoruz.
Kitap bu bakımdan okura başta saçma gibi gelsede kitap toplumsal yaşantımızda farklı olan (engelli, down sendromlu vs.) insanların nasıl toplumdan dışlandığını farklı bir yoldan anlatmış.

Bu kitabı okumanızı tavsiye ederim ama ısrar etmem :)
.
.
.
.
Alıntı:
"Gregor Samsa bir sabah huzursuz düşlerinden uyandığında kendini yatağında kocaman bir böceğe dönüşmüş buldu. Panzer gibi sert sırtının üzerinde yatıyordu ve başını biraz kaldırdığında tepesinde, yorganın neredeyse kaymak üzere olduğu kubbe gibi yuvarlak, kahverengi, yay biçiminde sert çizgilerle boğum boğum olmuş karnını gördü. Geniş gövdesine oranla pek cılız görünen bir sürü bacağı gözlerinin önünde çaresizce çırpınıyordu."

10 yaşındaki kardeşim için aldım. Çok beğenerek ve eğlenerek okudu. Namaza olan sevgisi kat kat arttı. İlk ve orta okul dönemindeki çocuklara namazı sevdirmek için çok güzel bir kitap...