E-Dergi

Bir tarafta zenginlik, konforlu bir ev ve hayat, şatafatlı gelecek hülyaları, Amerika hayallerinin temsilcisi Ulvi Bey; diğer tarafta Kocadağ'a otağını kurmuş, 'topluma karnı tok olan', özgün ve doğal bir hayat sahibi, herkesle haşir neşir olmaktan uzak kalmayı yeğleyen ve tanıyanların 'kar adamı' dediği gizemli, yakışıklı bir adam: Yusuf. Ve bu iki farklı karakter arasında mütereddit, 'gök mavisi gözlü' bir körpe fidan:Binnur. Binnur'un çevresi ve mantığı Ulvi'yi yeğlerken; duyguları kayakevinde ilk görüşte tutulduğu Yusuf diyor. 'Aşk geldiğinde mantık bacadan kaçıyor' ve herkesin tahmini tabi ki alt üst oluyor. Mutlu sonla biten klasik bir roman denilebilecekken Binnur'un gel-gitleri, araya akrabadan Erbil'in ve gizemli adamın gizemli oğlu Kaya'nın girmesi kanımızı tersyüz ediyor. Aşk, kıskançlık ve... Usta işi tasvirlerin damağınızda tad bırakacağından emin olabilirsiniz. Roman tekniği açısından zayıf olsa bile okunası bir kitap. Farklı ve zevkli birkaç saat geçirmek isteyenler için modern bir masal.

İnsanın bakışını, fikrini, karakterini... değiştiren kitaplar vardır. Bu da onlardan biri. Başta en yakınınızdakiler olmak üzere insanlara farklı bir gözle bakmaya başlayacaksınız. En sıradan, basit dediğiniz insanların bile ne kadar derin ve fevkalade özelliklere, geçmişe sahip olabileceğini düşünmeye ve merak etmeye başlayacaksınız. Etrafımızda ne kadar çok Raiflerin olduğunu, olabileceğini tasavvur edip insanlara bakış açımızı yeniden ayarlamamıza vesile olabilecek kitaplardan biri. Zahire göre insanların yaftalandığı bu modern çağda, her insanın bir 'alem' olduğunun belgesi niteliğinde enfes bir kitap, kanımca. Raif'in içler acısı durumunun perde arkasını öğrendiğimizde derin bir pişmanlık ve mahcubiyet duyuyoruz. Bununla birlikte yakın çevresindeki kişilerden de tiksiniyorsunuz. Kitap bizdeki baba, aşk, mutluluk, fedakarlık, aile... kavramlarını ve bu kavramların hususiyetlerini yeniden gözden geçirmemizi sağlıyor. Sahip olduğumuz değerleri, 'Kürk Mantolu Madonna'ları kaybetmeden önce ne kadar dikkatli olmamızı da satır aralarında okuyabiliyoruz. Bütün bunların yanında insanın kader karşısında düştüğü acziyeti görüp irkiliyorsunuz. Son olarak sosyal meselelerle sınırlandırılmaya çalışılan S. Ali'nin, bireye de en güzel şekilde ayna tutabileceğini, tuttuğunu görüyoruz. Her insan okunmaya değer bir Raif'tir; buyrun Raif'in görünmeyen, ancak görülmeye ve tanımaya değer hüzün verici hayatına...

İyi ki okudum dediğim kitaplardan biri oldu. Alışkanlıkların nasıl da usul usul bizi esir aldığını ve bizi hayallerimizin çok uzaklarına attığını gördüm ,korktum. Kendimi ve alışkanlıklarımın kritiğini yapmama vesile olduğu için de sevindim. Tatar Çölü' nün üzerinde ve içinde yaşadığımız dünya çölünün yanında bir hiç olduğunu iliklerime kadar anladım ve ürktüm. Hayallerin çöllerde nasıl da buharlaştığını görüp, solmayacak idealller peşine düşmemi sağladığı için minnettarım. Ya bizim de yazgımız C. Drogo ile aynıysa? Öyleyse Drogo'nun hazin kaderine tanık olmam gerekir deyip Tatar Çölü'nde yol almanız temennisiyle...