E-Dergi

Mösyö kitabından önce Hanefi AVCI'nın kitabını okumuştum. Bu kitabı okudukça Hanefi AVCI'nın kitabındaki iddiaları çürütmeye yönelik bir amaçla yazılmış bir kitap olduğunu gördüm. Hanefi AVCI'nın ya da Mehmet BARANSU'nun yazdıklarının doğru olduğunu iddia etmiyorum ama söz konusu cemaatte bu kadar masum olmasa gerek. Mehmet BARANSU, cemaatle ilgili iddialar konusunda sadece yapmamıştır, sorumlu değildir tarzında savunmalar yapıyor. Bence hiçbirisi sütten çıkmış ak kaşık değildir, al birini vur ötekisine. İki testi çarpışıyor ve içlerindekiler gün yüzüne çıkıyor.

Kitabı okumam bir hayli zamanımı aldı, Kitapta verilen bilgileri hazmetmek doğrusu kolay olmadı. Bu kitapta Hanefi AVCI'dan Türkiye yakın tarihine dair bilgiler edindim, hatta cesaretinden dolayı da kendisini takdir ettim. Kitabı okurken bir başka kitabın ismini duydum, Mehmet BARANSU / Mösyö. Hanefi AVCI'nın kitabını okuduktan sonra Mösyö kitabını okuduğunuzda herşeyin ters yüz olduğunu görüyorsunuz. İki kitabı da okumanızı tavsiye ederim.

Sözün özü şudur; Kimse ama kimse sütten çıkmış ak kaşık değil. Al birini vur ötekine...

Düzenli bir Ahmet ÜMİT okuyucusuyum. Türk yazarlar arasında polisiye denilince ilk akla gelen isimlerden. Önceki kitaplarında olduğu gibi cinayet, polis, kovuşturma beklerken kendinizi Mevlâna'nın, Şemsi Tebrîzi'nin müritlerin yanında, Konya sokaklarında buluyorsunuz.

Hiç Konya'ya gitmişliğim yoktur ama Bab-ı Esrar'ı okuduktan sonra Konya'ya gitmiş kadar oldum ve bu şehri birde kendi gözümle görme isteği oluştu.

İlle de aşk, aşksız olmaz diyebiliriz ama Mevlâna'nın, Şemsi Tebrîzi'nin aşkını okuyunca onların diliyle cüzî aşk pek bir yavan pek bir basit kalıyor.

Geçmişte günümüzü harmanlayarak ortaya konulmuş bir eser. Ben okumaktan büyük keyif aldım, hele bir de en sonda referansları görünce daha çok hoşuma gitti. Bir roman okuyorsunuz, sonunda bilimsel bir yapıt özelliği taşır bir şekilde referanslarla karşılaşıyorsunuz. Bu da bana yazarın gerçekten emek harcayarak ortaya çıkartmış olduğu bir yapıt düşüncesini oluşturdu.

Herkese keyifli okumalar.

Ahmet Ümit'in okumakta geç kaldığım kitapların bir tanesi. Polisiye romanların en büyük zaafı katilin önceden tahmin edilebilmesidir. Gelin görün bu durum Ahmet Ümit için söz konusu olmuyor ve kitabı elinizden bırakamıyorsunuz.

Tarih boyunca gerçekleştirilen öldürme eylemlerine tepki olarak öldürmek..

Keyifli okumalar.

Kitabı elinize ilk aldığınızda kalın bir kitap, doya doya okurum diyorsunuz ama kitabı elinizden bırakamayınca son öyle uzak olmuyor. İstanbul'a birçok defa gidip gezip dolaşmama rağmen kitabı okuyunca en kısa sürede İstanbul'a gitmeliyim dedim. İstanbul'da yaşayanlar, İstanbul aşığı olanlar bu kitabı okumamışsanız büyük kayıp içerisindesiniz diyebilirim. Ayrıca konu açısından baktığınızda da polisiye başta olmak üzere, tarih ve edebiyata da yer verilmiş ve harika bir yapıt ortaya konmuş. Fazla söze gerek yok.

Keyifli okumalar.