E-Dergi

Kitabın adını duyduğum zaman II.Abdülhamit'in Hicaz Demir Yolu Projesi tarzında hayata geçirilemeyen bir Osmanlı projesini ele aldığını düşünmüştüm. Bu yüzden kitabı okurken hayal kırıklığı yaşadım. Mustafa Armağan da bana okuduğun kitabın her bölümü bir Osmanlı Projesi iken sen nasıl bu eleştiriyi yaparsın diyecektir ama hayal kırıklığına uğramadım desem yalan olur. Osmanlı ile ilgili yine birçok bilinmeyen özelliği ortaya çıkardığı için kitap olumlu bir eleştiriyi de hak etmiyor değil. Osmanlı'yı merak edenler için kütüphanenizde bulunması gereken bir kitap Büyük Osmanlı Projesi.

Mustafa Armağan anlattıklarını belgeleri ile kanıtlıyor. Bu yüzden de yazıları tarihe tarafsız bir pencereden bakmak isteyenler için ideal bir kaynak oluyor. Seriyi tamamlayan birisi olarak bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. Seriyi arka arka okuduğum için yazarın bazı konuları serinin birkaç kitabında ele almış olması okuyucuyu sıkabilir. Aynı şeyleri okumak okuyucu da "tamam be kardeşim biliyoruz, yeter ya!!!" tarzında bir durum meydana getiriyor. Genel anlamıyla güzel bir eser. Yakın tarihle ilgilenenlere duyurulur.

Kitap "Ermeni Soykırımı" üzerine yazılan mükemmel bir eser. Yazar konuyu belgeleri ile anlaşılır bir şekilde aktarmış. Ermeni Soykırımı'nın ne kadar SÖZDE olduğunu ispatlayan bir kitap. Kitabın tek eksik tarafı çok kısa olması. Yazar anlaşılır ve sade bir kullanmayı tercih etmiş. Dilinin sade olması da kitabı bir çırpıda bitirmenize neden oluyor. Yazar Ferhat FIRAT'ın eline sağlık.

Vahdettin'in Serv Antlaşması'nı imzalamadığını cümle alemin bilmesi gerekir. Çünkü Vahdettin'in o dönemde antlaşma imzalama yetkisi bulunmuyordu. Ayrıca antlaşma metni Vahdettin'e sunulduğu zaman Vahdettin bunu kabul etmediğini belirtmek için salonu terk etmek üzere ayağa kalkar ve o sırada Damat Ferit üç kağıtla bunu kabul edilmiş gibi lanse ederek kabine üyelerine imzalatmıştır. Bu yüzden bunu tartışmak bile yersizdir. Kitabın dili çok güzel olduğu için ben kısa bir sürede kitabın sonuna geldim. Yakın tarih meraklılarına tavsiye edilecek bir eser olarak karşımıza çıkmıştır.

Mustafa Kemal'in padişah yaveri olarak Anadolu'ya geçmesi ve Erzurum'da Wilson Prensipleri'nin hoş karşılanması ilgi çekici (en azından öğretilenlerden farklı) geldi bana. Yazarın Vahdettin'i fazla savunmaya kalmış olması biraz objektifliğe ters düşüyor. Yazar belge sunar karar okuyuca bırakılır. Özellikle Vahdettin hain mi değil mi tartışması ele alındığında Mustafa Armağan da objektif mi değil mi tartışması başlıyor bence. Mustafa Kemal'in mandacılığı savunduğu kısmı da bana biraz ağır geldi. Çünkü kitapta (yazarın belirttiği gibi) Musfafa Kemal Amerikalılar ile görüştüğünde ABD'den ekonomik yardım alabileceklerinden söz ediyor. Ekonomik yardım mandacılık ise evet Mustafa Kemal bir ABD Mandaterliği savunucusuydu. 23 Nisan ve kadınlara seçme - seçilme hakkı da gerçekten yanlış bildiğimiz bilgilerin doğrularını açıklayarak kitapta yer almıştır. Genel anlamı ile kitap bilinmeyenleri güzel bir şekilde ortaya çıkarmıştır.