E-Dergi

Bazı Yollar Yalnız Yürünür,konuya ilişkin,çok sevdiğimiz, hayat mottosu yaptığımız özlü sözlerle giriş yapılan, bu alıntılar üzerinden felsefi vurgular yapılmış kısa yazılar ve bu yazılar arasını dolduran resimlerle süslenmiş bir kitap. Hayata dair pek çok konuda kısa fikirler beyan ediyor. Sade bir anlatımı olmakla birlikte,yazarın diğer kitapları düşünüldüğünde,yer yer beklentilerin altında kalan bir kitap..

Yılların eskitemediği kadın erkek farklılıklarının en güzel anlatıldıgı, inanılmaz keyifli bir kitap...
Kitapta verilen örneklerin yaşanmış olmasının, yazarın olayları anlatımında ve tezlerinin doğrulanmasında çok büyük payı var. Bu açıdan bakıldığında oldukça güzel bir derleme kitabı... Çoğu anlatılan olayı yaşamış gibi hissediyorsunuz ve olaylardaki farklı bakış açılarını görebiliyorsunuz. Çok rahat okunabilecek, gerçekçi bir kitap olmuş.
Kitaba ait, rastladığım ilginç ve tebessüm ettiren bir yorum da şuydu ;
"Bu kitabı okumayan kızlarla çıkmıyorum artık :) İlk elli sayfayı okumakla bile kadınlarla olan iletişimim inanılmaz kolaylaştı. Özellikle iş yerinde çok faydasını gördüm..............."

Okuduğum en yoğun aşk hikayesiydi Yağmurla Gelen Mutluluk...
Doğrusunu söylemek gerekirse hikaye çok samimi, çok sıcaktı. Yazarın üslubunu sevdim gerçekten. Anlatıcımız liseli, ergen bir kız ve yazar bunu çok iyi yansıtmış, onun ağzından aktarım yaparken..
Okurken insan gerçekten öyle bir aşk yaşamak istiyor. Fedakarlıkla kazanılmış, emek verilmiş bu tür bir aşkı tatmak geliyor insanın içinden. :) Her ne kadar kitapta öyle çok süslü kelimeler, yoğun sanatsal cümleler olmasa da söz konusu aşk çok güzel anlatılmıştı bence.
Aşırı hisli olmayan biri için abartıldığı kadar duygusal olmadığını, bunun da kitabın eksik kalan tarafı olduğunu düşünüyorum.

Zaman alsa da, sabırla emek harcandığında herşeyin güzel olacağını anlatan bu kitabı okumak keyifliydi, ayrıca kitabın içine, okurken eşlik etmek üzere enstrümantal müzikler için karekod koyması da çok hoşluk olmuş..

Özetleyecek olursak, bir gemi yolculuğu, bir dünya satranç şampiyonu, amatör satranç tutkunları ve hayatında hiç gerçek taşlar ve satranç tahtası ile satranç oynamamış, Nazilerin elinden kurtulmuş bir nevi savaş esiri. Bu ekibin arasında geçen kısa hikayede, yazar bize anlatmak istediğini çok iyi veriyor ve her sayfada düşündürüyor. Sadece satranç ile alakalı düşünceler değil, o dönemi, savaşı, yaşanamayan hayatları, kibri, kendini beğenmişliği, hırsı ve şizofreniyi…

Satranç, herkes tarafından okunmalı ve olmazsa olmazların arasında yer almalı diye düşünüyorum. Stefan Zweig’in tüm kitaplarını okumama sebep olacak bu güzel kitabı herkese tavsiye ederim.