E-Dergi

üniversitemde aldığım "life writings" adlı derste okumakta olduğum ilginç kitap. okumaya başlamadan önce tipik biyografilerden biri diye düşündüm, fakat önyargılı bir insan olmadığım için hevesle açtım kapağını kitabın ve ne kadar yanıldığımı anladım. anlatımı ve kurgusu gerçekten çok zengin. çok genç yaşta ölmüş ("belki de ölmemiştir." kitabı okuyunca anlayacaksınız ne demek istediğimi), çok yetenekli bir şair olan chatteton'ın hayatını başka karakterler üzerinden kurulan kurguyla chatterton karakterini de eksik etmeden anlatan çok güzel bir kitap. ilginç hayat hikayeleri okumaktan hoşlanıyorsanız, seveceğinizden eminim.

kitabın şişirilmiş olduğunun düşünülmesi kitabın vermeye çalıştığı mesajın anlaşılamamasından ya da ilgi alanı kısmına girmemesinden kaynaklanmaktadır diye düşünüyorum. kapitalizmin, ingiliz sömürgeciliğinin, bunun sonucunda insanların yaşamış olduğu zulümlerin, sorunların bu kadar güzel bir şekilde anlatıldığı kitaplara ender rastlarsınız çünkü türünün ilk örneklerindendir. conrad sadece medeniyet getireceğiz diye afrika'ya gelip insanları sömüren ingilizleri eleştirmez, aynı zamanda afrika'nın da aslında o kadar parlak bir yer olmadığını anlatır. kurtz karakterini ele alırsak şöyle açıklayabiliriz: afrika'nın durumu o kadar vahimdir ki, kurtz gibi avrupa uygarlığının içinde doğmuş, büyümüş, yetişmiş birini bile bir canavara dönüştürebilecek kapasiteye sahiptir. yol kenarlarına dizilen kafatasları kısmını okurken ne dediğimi anlayacaksınız. eğer kitabı anlamakta zorlanacağınızı düşünüyorsanız, artık her evde internet olduğunu varsayarsak, eğer hala sömürgecilik ve kapitalizm kavramlarına yabancıysanız, bu kavramları araştırıp ondan sonra okumaya devam edebilirsiniz. çok daha sağlıklı olur. ama daha önce de dediğim gibi tamamen ilgi meselesi. bu konular sizi boğuyorsa veya bu konulara aşikar değilseniz pek tabii ki sıkılacaksınız. :)

jean cristophe grangé ve adam fawer kitaplarını beğenerek okuyorsanız, john saul'un bu kitabını severek okuyacağınızdan eminim. o kadar sürükleyicidir ki sadece 16 saatte kitabı bitirmenize neden olur... kitapla ilgili tek şikayetim yazım yanlışlarının aşırı derecede var olması ne yazık ki. best seller olmuş bir kitabın içinde bu tür yazım yanlışlarını görmek beni üzdü. bunun dışında türkçesinin çok güzel olduğunu düşünmekteyim. gerilim, macera severlere tavsiye ediyorum.

kapitalizmin ve sömürgeciliğin çok güzel bir şekilde alegorik olarak anlatıldığı romandır. bu kavram içerisinde okunduğunda insanın çakralarını daha da bir açmasına, gözlerin önündeki perdenin hızlı bir şekilde kalkmasına ve sömürgecilik kurbanı olan insanlarla aranızda bir empati kurmanıza yardımcı olacak romandır. kitabı bir de robinson crusoe'yu sömürgeci ve adayı ve adada karşılaştığı cuma karakterini sömürülenler olarak ele alıp okumayı deneyin, eminim farklı düşünceler içerisinde sokacaktır sizi roman. kesinlikle sürükleyicidir. anlatımı betimlemelerle süslenmiştir. şiddetle tavsiye ediyorum.

sanatın sadece sanat için varolması gerektiğini destekleyen oscar wilde'ın sıradışı romanıdır. oscar wilde bütün yazım hayatı boyunca, yapılan sanatın, üretilen sanat eserlerinin herhangi bir ders verme, ahlak kurallarına uyma zorunluluğunun olmaması gerektiğini savunmuş ve dorian gray'i de bu felsefe üzerinde yazmıştır. iyi ki de yazmıştır. muhteşem karakterler, harika alıntılar mevcuttur kitap içerisinde. eğer ingilizceniz yeterliyse, ingilizcesini de okumanız gerektiği taraftarıyım. şahsen bana nedense ingilizcesi daha çok zevk veriyor.