Toplam yorum: 3.086.294
Bu ayki yorum: 5.981

E-Dergi

KY-335669 Tarafından Yapılan Yorumlar

01.05.2009

İlk defa Bernhard Schınk okuyorum ve bundan sonra da okumaya devam edeceğim. Hafta Sonu sürükleyici bir roman olmakla birlikte yazarının eski bir hukuk profesörü ve Almanya'nın bir eyaletinde Anayasa Mahkemesi yargıcı olması nedeniyle gerçek hayatta yaşanılabilecek bir gerçekliğe sahip olarak görünüyor kitapta anlatılanlar.
İnançları için eylemlilik süresince birkaç insan öldüren sonra bunun cezasını yasal olarak çeken insan, hapisten çıktıktan sonra da bir kefaret ödemek, vicdanı dışında da yaşantısındaki diğer insanlara hesap vermek, bir açıklama yapmak zorunda mıdır? sorularının derin incelikli bir şekilde anlatıldığı ruhsal çekişmelerin yaşandığı, bütün bu gerginliğe ve tartışmalı ortama rağmen insan sevgi ve sıcaklığının her ortamda yeşerdiğini anlatan ve bir an için o insanları uzaktan seyretme, o hafta sonunun yaşandığı metruk kasaba evini görme ve yağan yağmurun sesini duyma isteği uyandıran, insana ve hislerine kimi zaman sert, kimi zaman yumuşak bir şekilde dokunan dramatik bir roman...
Okumaktan keyif alınacak ve bittiğinde kocaman bir boşluk yaşanacak bir kitap için okuyun denilebilir ancak...Mutlaka okuyun...
25.02.2009

Çok gerçekçi ve güzel bir roman. İşkenceci bir polisin gözünden ve düşüncelerinden aslında varolan çarpık, kirli ve kötü yaşantıların hayata yansıması. Fakat burada sinir bozucu olan herşey birebir gerçeğe ve yaşanan hayata uygun olduğu halde, o muhteşem ve insanı çıldırtan her şeyi pisliğe ve kötülüğe odaklayan çirkin görüntünün ve yaşantının kurgusu...
Erhan BENER'e bravo! Bu kadar gerçekçi ve güzel anlattığı için...
Kesinlikle okunması gereken bir roman...
08.02.2009

Behzat Ç. Yılbaşı akşamı doğum gününde Sakarya'daki bir barın terasından atlayıp intihar etmiş olarak gösterilen Betül'ün cinayetini en yakın adamları Harun, Selim, Eda ve Hayalet ile birlikte çözmeye çalışır. Fakat olaylar ilerledikçe Betül'ün intihar etmediği intiharmış süsü verilerek öldürüldüğü anlaşılır. Şimdi iş öldüreni bulmakta. Bu o kadar kolay olmayacaktır. Betül DTCF. 3. Sınıf Türk Dili öğrencisidir. Babası zengin bir toprak ağasıdır. Sadece en küçük kızı olan Betül'ü okuması için Ankara'ya göndermiştir. Nüfuzlu bir adamdır. Polis teşkilatında yüksek makamlarda tanıdıkları vardır. Bu soruşturma sürerken olayın siyasi boyutu bir an öne çıkar. Çünkü Betül de, sevgilisi Gökhan da sol bir örgüte üyedir. Gökhan bir gözaltından sonra şartlı tahliye edilmiş ve o fırsattan yararlanarak yurtdışına İngiltere'ye kaçmıştır. Fakat Betül'ün öldürüldüğünde Türkiye'ye girdiği bilgisine ulaşılır. Bu arada polis teşkilatının diğer büroları da işe el atmış ve olayı olabildiğince karıştırmışlardır. Çünkü olaylar geliştikçe anlaşılacak ki diğer bürolar sistematik bir şekilde istedikleri ve gözaltına aldıkları örgüt üyelerinin üzerine suç yıkmak için sistematik ve planlı şekilde çalışıyorlar. Zaten bu olayın fazla kurcalanması sonucu yeni ve genç savcının da Behzat Ç. nin de üstleri tarafından kulakları çekilir ve olayın kapanması için tehdit edilirler. Savcı genç ve idealist olduğu için böyle bir şeye yanaşmaz ve Behzat Ç. ye olayın üstüne gitmesini söyler. Behzat Ç. kendi özel hayatında da sorunları olan bir Başkomiserdir. Terfi beklentisi yoktur. Fakat teşkilatın diğer şubeleri ona karşı birleşmişlerdir. Çünkü herkes terfi peşindedir ve bunun için ellerindeki olayları canlarının istediği yönde kullanmaktan çekinmeyeceklerdir. Zaten de öyle yaparlar. Örgüt üyesi olarak yakaladıkları Muhsin SUVARİ'yi gözaltında yok ettikten sonra onun kimliğini suçunu örtbas etmek istedikleri birinde kullanırlar. Behzat Ç. nin de Betül yaşlarında bir kızı vardır ve problemlidir. Babası sevgilisini hapçılıktan hapse attırdıktan sonra babasından intikam almak için yemin eder. Daha sonra babasıyla arası düzelir Berna'nın. Ya da öyle gösterir. Bu arada olaylar iyice karışır. Teşkilatın farklı şubeleri farklı işler çevirmekte ve olayı cinayet masasının elinden alıp siyasi şubeye intikal ettirmek istemektedirler. Behzat Ç. karşısına hem teşkilattan, hem dışarıdan çıkan engellere rağmen cinayeti çözmeyi başarır adamlarıyla. Bu yine de bir şey ifade etmeyecektir Behzat Ç. için. Çünkü o teşkilatın nasıl çalıştığını bilmektedir. Sadece piyon olarak kullanılan katil ellerinde kalmıştır kala kala...Oysa cinayeti azmettiren, işlettiren kişiler her şey apaçık ortadayken bir şekilde olaydan sıyırmaları sağlanmıştır. Üstelik siyasi ve örgüt işi süsü verilen cinayet aslında ve resmen töre cinayetidir.
Behzat Ç. kimseye müdanası olmadığı yüzünden, terfi beklemediği için de zaten emekliliği yaklaşmış olduğu için ve teşkilatın içindeki entrikaları bildiğinden bu cinayeti çözdükten sonra da yine hiçbir şeyin değişmiyeceğini gördüğü için teşkilattan ayrılmaya karar verir.
Bu kararı onu biraz rahatlatır, üstelik kızıyla da arası düzelmiştir. Şimdi Berna'yla buluşmaya gideceği yere doğru Berna'nın doğum günü için aldığı kırmızı Vosvos'u sürerken cebindeki telsizden bir intihar vakası haberi alır. Adamları olay yerine çağırmaktadır. Şaşırır. Bu çocuklar benim istifa ettiğimi bilmiyorlar mı ki ? diye düşünürken aklına o korkunç tartışma gelir. Berna"Ben sana bunun hesabını soracağım. Tokat nasıl atılırmış göstereceğim" demişti barışmadan önceki son tartışmalarında. Sonra da barışmışlardı babasıyla. Birden Behzat Ç. nin içini korku kaplar. Berna Betül cinayetiyle de ilgilenmiş, babasına sürekli sormuştu cinayetin gidişatını...
Evet her temas iz bırakır. Sadece görev olarak yapmazsınız hayattaki yaptığınız şeyleri. Bir yerlerde sizinle bir bağlantısı olur işlenen cinayetin bile...
Çok güzel heyecanla okunan keyifli bir kitap. Mutlaka okuyun.
30.12.2008

ANNA HAYMES GERÇEĞİ ANLADIĞINDA BÜYÜK BİR TEHLİKENİN İÇİNDE OLDUĞUNU GÖRÜR...O ANDAN İTİBAREN BELLEĞİNE UYGULANAN BİR PROGRAM SONUCU YİTİRDİĞİ GERÇEKLERE ULAŞMAK İÇİN MÜCADELE VERİRKEN, BİR YANDAN DA PEŞİNE DÜŞEN ÜLKÜCÜ MAFYADAN KAÇMAK KURTULMAK ZORUNDADIR. ŞİMDİ AVRUPALI GÖRÜNTÜYE SAHİP BU GENÇ VE GÜZEL KADININ TEK İSTEĞİ VARDIR...PEŞİNDEKİLERDEN KURTULMAK VE KENDİNİ BU İŞLERE BULAŞTIRAN KİŞİYLE, İŞİN BAŞINDAKİ EN TEPEDEKİ ADAMLA YÜZLEŞMEK...GEREKİRSE İNTİKAM ALMAK...FRANSA'DA ADETA KÜÇÜK BİR TÜRK MAHALLESİ OLAN STRASBOURG SAİNT DENİS MAHALLESİNDE BAŞLAYAN VE TÜRKİYE'DE NEMRUT DAĞINDA SONA EREN, KORKU VAHŞET VE HEYECANIN HİÇ BİTMEDİĞİ, GERİLİMİN VE İŞKENCENİN DAYANILMAYACAK BOYUTLARA ULAŞTIĞI, SERİ KADIN CİNAYETLERİNİN VAHŞİ BİR ŞEKİLDE İŞLENDİĞİ NEFES NEFESE OKUNAN BİR MACERA - GERİLİM ROMANI...
ROMANI ÇEKİCİ KILAN EN ÖNEMLİ ÖZELLİK İSE YAZARIN TÜRKİYE HAKKINDA VE ÜLKÜCÜ'LER VE ÜLKÜCÜ MAFYA HAKKINDAKİ ARAŞTIRMA VE TESPİTLERİ, AZ ÇOK O TARİHLERE GÖNDERME YAPAN O GÜNKÜ SİYASİ OLUŞUMUN ŞÖYLE BİR ANLATIMI...
FİLMİ DE ÇEKİLSE TÜRKİYE'NİN REKLAMI VE TANITIMI AÇISINDAN MUHTEŞEM OLUR...
BEŞ ÜZERİNDEN DÖRT YILDIZ VERDİĞİM VE MUTLAKA OKUNMASI GEREKTİĞİNE İNANDIĞIM OLAĞANÜSTÜ HEYECANLI VE TÜRKİYE'NİN YAKIN GEÇMİŞTEKİ SİYASİ TARİHİNE GÖNDERMELER VE UFAK DA OLSA HATIRLATMALAR YAPAN KALİTE BİR KİTAP...
OKUMAZSANIZ BÜYÜK BİR HEYECAN VE KEYİFTEN MAHRUM OLURSUNUZ...
BENİM KİTAP LİSTEMDE MUTLAKA OKUNMASI GEREKENLER ARASINDA...
KESİNLİKLE OKUYUN...
18.12.2008

ORTA YAŞ VE ÜZERİ AZ SAYIDA İNSANIN YAŞADIĞI HUZURLU, DİNGİN VE YEŞİLLİKLER İÇİNDE BİR ADADIR SON ADA. TA Kİ İHTİLAL KOMİTESİNİN GÖZÜNDEN DÜŞMÜŞ, ÜLKEYİ DEMİR YUMRUKLA YÖNETEN BAŞKAN GELENE KADAR. BAŞKAN ADA TOPRAKLARINA ADIM ATTIĞI ANDAN İTİBAREN ADADA HER ŞEY DEĞİŞİR VE NİHAYETİNDE ADA YOK OLUR, İNSANLAR BU YOK OLUŞUN BİRAZ DA GÜDÜMLÜ PİYONLARIDIR. ÇÜNKÜ ADALARINI BAŞKANIN TAHRİBATLARINDAN KORUYAMIŞLAR, HATTA BİR ÇOĞU ADADA HUZUR İÇİNDE YAŞAMANIN VERDİĞİ REHAVET VE TEMBELLİK YÜZÜNDEN BAŞKANA VE EMİRLERİNE UYMANIN ADALARI VE KENDİLERİ İÇİN DAHA İYİ OLACAĞINI DÜŞÜNÜP İŞİN RAHATINA KAÇMIŞLARDIR. HERKES GERÇEĞİ KAVRADIĞI ZAMAN İSE İŞ İŞTEN GEÇMİŞ ADA YOK OLMUŞ, İNSANLAR ADAYI BİR SUÇLU GİBİ TERKETMEK ZORUNDA KALMIŞLARDIR...
ASLINDA SUÇLUDURLAR DA ADADA YAŞAYAN İNSANLARIN ÇOĞU...ÇÜNKÜ ONLARI UYARAN VE GÖZLERİNİ AÇMAYA ÇALIŞAN YAZARA KULAKLARINI TIKAMIŞLAR, HATTA ONU ZAMANLA SUÇLU VE BÖLÜCÜ OLARAK GÖRMEYE BAŞLAMIŞLARDIR...
SON ADA’YI BİR ÇOK OKUR ÇOK BASİT BULMUŞ VE BUNU OLUMSUZ BİR ELEŞTİRİ OLARAK ORTAYA KOYMUŞLARDIR. BEN DE BASİT BULDUM. FAKAT BU BASİTLİĞİNİ VE KOLAY ANLAŞILABİLİRLİĞİNİ SEVDİM İŞTE VE BANA GÖRE OLUMLULUK İÇERMEKTEDİR BU BASİTLİK. HER YAŞTAN HERKESİN ANLAYABİLECEĞİ BİR KİTAP İYİ BİR KİTAPTIR. SON ADA ÇOCUKLARIN DA ANLAYABİLECEĞİ SEVEBİLECEĞİ BİR KURGUYLA YAZILMIŞ VE O KURGU BİZİM GERÇEK HAYATTA VERMEYE ÇALIŞTIĞIMIZ, GEÇMİŞTE YAŞANAN ACI, ÇIPLAK VE SİYASİ GERÇEKLERİ; ADADA MUTLU YAŞAYAN İNSANLARI, SONRA BU MUTLULUKLARI VE ADALARI YOK OLURKEN HANGİ TARAFTA YER ALMASI GEREKTİĞİNİ BİLMEYEN İNSANLARI, DAHA SONRA GÜÇLÜNÜN VE OTORİTENİN TARAFINI SEÇEN İNSANLARI, İYİLERİ VE KÖTÜLERİ , KAZANANLARI VE KAYBEDENLERİ VE NİÇİN KAYBEDİLDİĞİNİ ÇOK GÜZEL ANLATAN BİR KİTAP…İNSANIN AKLININ, GÜCÜNÜN VE KÖTÜLÜĞÜNÜN SINIRLARININ SONSUZ OLDUĞUNU DOĞAYI VE İNSANI YOK ETTİĞİNİ MASAL TADINDA ANLATIR OKUYUCUYA…
KÜÇÜK BOYUN EĞİŞLERİMİZDEN OLUŞAN, KÜÇÜK GÜNAHLARIN HİKAYESİ BU ZÜLFÜ LİVANELİ’NİN KİTABIN SON SAYFASINDA ANLATICININ AĞZINDAN SÖYLEDİĞİ GİBİ…
BİZİM EVDE BU KİTABI OKUYAN 3. KİŞİYİM BEN. İKİ 35-40 YAŞLARINDA İNSAN VE BİR 12 YAŞINDA ÇOCUK…
EKİM TAN BİR ÇOCUK VE BU KİTABI BENDEN ÖNCE OKUDU VE BEN OKUYUP BİTİRENE KADAR DA KİTAP HAKKINDAKİ HEYECANI HİÇ BİTMEDİ, SÜREKLİ MARTILARI ÖLDÜRDÜKLERİ YERE GELDİN Mİ?, YAZARA YAPTIKLARINI GÖRDÜN MÜ? SESLENMELERİYLE KİTABI BEN OKUYUP BİTİRENE KADAR KİTABIN ONA YAŞATTIĞI HEYECANI YAŞADI…
KİTAP OKUMA ZEVKİ VE HEYECANINIZ SÜREKLİ OLSUN İSTİYORSANIZ BU KİTABI MUTLAKA OKUYUN, ÇOCUKLARINIZA DA OKUTUN…