E-Dergi

Çok az kitap bende işte aradığım buydu havası uyandırmıştır. Bu kitap kesinlikle onlardan bir tanesi. Elime aldığımda bırakmak gelmedi ve altını çize çize okudum.Yazar 12 Eylül sonrası askere alınışından 28 Şubat sürecinde ordudan atılışına giden süreci gayet akıcı ve edebi bir üslupla anlatıyor. Tabi bu süreç güllük gülistanlık bir süreç olmuyor. Ne sıkıntılar yaşadığını ve adeta inançlı olmanın suç sayıldığı ordu içindeki zihniyeti gözler önüne seriyor. Omuzlarından apoletleri sökülen insanların alınlarında parlayan apoleti görememiş insanlar tabi ki de unutulup gitti. Ama İskender Pala ve onun durumunu paylaşanlar halkın sevgilisi ve kahramnı olarak yaşamaya devam edecek...Bu kitap okunmalı ve elden ele dolaştırılarak daha fazla kişinin okuması sağlanmalı...

Ahmet Ümitin bab-ı esrar kitabıyla kıyaslama yapacak olursak o daha güzeldi bence.Ama Elif Şafakın en güzel kitabı bu bence.Çünkü Elif Şafakın artık klişe olmuş karakterleri bu kitapta yok.O her kitabında görmeye alıştığımız kocakarılar,değişik isimlere sahip karakterler bu kitapta yok.Daha gerçekçi,akla yatkın kişiler var bu kitapta.Zaten Mevlananın anlatıldığı bölümler o dönemde yaşamış kişiler ve gerçeğe uygun karakterler.Günümüzü anlattığı Amerikan ailesi ve yaşadıkları süreç ilgi çekici ve güzel olmuş.Bir de Elif Şafakın kendi ürettiği sufinin 40 kuralı da gayet orjinal ve tekrar okunası şeyler.Kitaba ekstra güzellik katmış...

Kitap ABDde 2003de yayınlanmış ve o yüzden Irak savaşındaki özel güvenlik şirketleri sadece ek 1de anlatılmış.Dolayısıyla bizim adını Irak savaşıyla duymaya başladığımız bu şirketlerin orada yaptıklarını bu kitaptan çok fazla öğrenme şansımız olmuyor.Daha çok 90'lı yıllarda Balkanlarda ve Afrikada yaptıklarını öğrenme fırsatını buluyoruz.Özellikle Afrikada güvenlik sağlama karşılığı o ülkenin yeraltı-üstü zenginliklerini elde etme politikası emperyalizmin yeni çağa uyarlanması olarak görünüyor.Fakat kitap çok fazla bilgi tekrarı yaparak biraz can sıkıcı olmuş.Daha kısa tutulabilirdi.Yine de okunabilir...

Kitap 16. ve 17.yy da yaşamış dört sıradan Osmanlı vatandaşı üzerinden aslında Osmanlıyla ilgili bize öğretilen klasik kuruluş,yükseliş,duraklama ve gerileme dönemi paradoksundan kurtulmamızı öğütlüyor.Zaten bu bakış açısı bizim yarattığımız bir olgu ki hem bilimsellikten hem de gerçeklerden uzak.Her toplumu kendi iç dinamiklerine sahiptir ve asla yüzeysel yapılan değerlendimelerle anlaşılamaz.O dönem Osmanlı toplumunun da hiç öyle tek düze ve sıradan insanlardan oluşmadığı bu kitaptaki kişiler üzerinden bize anlatılıyor.Zaten yaşadığımız dönemde bile bir iktidar değişimiyle birlikte yönetim zihniyetinin ne kadar değiştiğini düşünürsek o dönemde olan durumları da hep birbirinin aynı olarak düşünmekten kurtulup,kendi döneminin şartlarıyla değerlendirmeyi öğreniriz.İşte yazar kitapta bize bunu anlatmış hem de gayet bilimsel ve akademik olarak.Bence tarihe ilgi duyan herkes okumalıdır.

Kitabın arka kapağını okuyunca sert bir piyasa eleştirisi olacak diye düşünmüştüm.Ama içerik bilgi verici ve grafiklerle gayet aydınlatıcı.Kitabı anlamak için ekonomi uzmanı olmak falan gerekmiyor gayet sade ve anlaşılır bir kitap.Sadece olanı ortaya koymaya çalışmış.Bu yüzden herkese tavsiye ederim.Yalnız kitabın arkasına Marx güzellemeleri niye yerleştirilmiş anlamadım.Galiba insanlarda artan piyasa ekonomisi ve kapitalizm tepkisi göz önüne alınarak biraz ilgi çekilmeye çalışılmış.Tamam kapitalizm kötü ve iflas etmiş olabilir ama unutmayalım Marxın komünist sistemi bundan tam 20 yıl önce iflas etti.Kötü bir sistemin ikamesi daha kötü sistem olamaz.Yazarın bunu es geçmesi bence yanlış...