E-Dergi

Okuduğum en enteresan kitaplar listesi yapsaydım ilk onda yeri sağlam olurdu. İşleneceği ilk sayfasından belli olan bir cinayetin nedeni, kurgulanması ve ilan edilir gibi yayılmasıyla başlayan Kırmızı Pazartesi; yazarın, toplum tepkisinin de bireysel fikirlerin de cinayet ve konusu hakkında derin anlamlar katarak okuyucuya geçirdiği her sayfası dolu dolu ve kan donduran cinsten detaylandırıldığı sürükleyici bir garabet kılavuzu tadında bir eser. Bunlar ne kadar olumsuz kavramlar olsa da öyle sürükleyici ve etkili anlatılmış ki şiddetle tavsiye ediyorum. ŞİDDETLE :)

Bu kısacık hikayenin içinde uzun yıllar devletine hizmet vermiş fakat devleti tarafından unutulmuş emekli bir subayın, Tek evladı olan oğlunu siyasi kurşunlara vermiş bir babanın, Güney Amerika' nın kaos döneminde yaşayan bir kocanın talihsizliğini gördük. Buradaki gördük kelimesi gerçek anlamında kullanılmıştır. Yazar tasvir etmek, betimlemek gibi olguları öteleyerek gerçekten gösteriyor olan biteni bize. Ters köşe yapan finaliyle şaşırtan eser buram buram sefalet kokularını da yüzünüze çarpıyor.

Araştırmadım ama , erken yaşta hayata veda etmesinden dolayı Franz , baba Kafka' nın ölümünü görmemiş olabilir. Tabi görmüş de olabilir... Görüp gömmemiş ise şayet bunu zaten bu mektupla yapmış... Fakat o naif tarzıyla şiir gibi gömmüş. Kişiliğinin, sosyal ilişkilerini ve eserlerinin temeli ne şekilde atılmış, Kafka Franz ne vakit oluşmaya başlamış çok daha iyi su yüzüne çıkarıyor bu mektup... Öyle sanıyorum ki alıcısına hiç ulaşmamış, gönderici de hayattayken yayınlanmamış... İsabet olmuş...