E-Dergi

Akıcı bir dille yazılmış, konusu da merak uyandıran bir kitap. Tarzını ve kitaplarını çok beğendiğim Sabahattin Ali'nin çok erken bir yaşta ve korkunç bir biçimde ölmesine üzülüyorum. Onun ölümüyle Türk okuyucusu da, yaşasaydı ortaya çıkaracağı harika eserlerden mahrum kaldı. Yazık..

Bu seri herkesin evinde bulunması gereken bir seri. Kendi ailenizi bulamayabilirsiniz, ama Yusuf Halaçoğlu da böyle olabileceğini söylüyor zaten-aileler göçmüş, isim değiştirmiş vs olabilir. Ama bu çok değerli ve kapsamlı bir çalışma. Elinize alıp 6 cildi de kitap gibi okumasanız bile, her kütüphanede kaynak kitap olarak bulunmalı diye düşünüyorum. Ben bir arkadaşıma ev hediyesi olarak götüreceğim mesela.

Kitapbın başı masalımsı, yazarın Barzani'ye ulaşma çabaları anlatılıyor, zevkle okunuyor. İkinci kısmıysa Kürtçülük olayının Mustafa Bazani'yle başlaya kısmını anlatıyor ve Körfez Savaşı'na kadar olan olayları da genel çerçevede ele alıyor. Fena değil, ben yararlandım.

2003'te kabul edilmeyince fırtınalar koparan 1 Mart tezkeresinin hikayesini birinci ağızdan okumak çok ilginçti. Tezkere müzakerelerinde Türk heyetinin başkanı olarak görev yapan Deniz Bölükbaşı'nın vatanseverliğinden ve kalitesinden şüphe etmememe rağmen, ben de tezkerenin meclisten geçmemesinin, Türkiye için uzun vadede daha hayırlı olduğunu düşünenlerdenim. Özellikle de kitabın başında, Amerika'nın Türkiye'ye nasıl taleplerle geldiğini okuduktan sonra. Adamlar neredeyse katakulliye getirip Türkiye'nin işgalini de aradan çıkarmak istemişler. Türkiye'ye gelen 80 bin Amerikan askerini daha sonra ülkemizden nasıl çıkaracaktık acaba? İncirlik'teki üsten kurtulabiliyor muyuz? Geleni yollamak kolay değil. Üstelik bu askerlerden kaçı kendi işini yapıyor, kaçı ajanlık yapıyor bilebilecek miydik? Bilsek bile bir şey yapabilecek miydik? Açık yara gibi olacaktık-her tür mikroba açık. Biz açık tehlikelere karşı gelebiliriz, savaşırız dövüşürüz ama malesef bu tür ince mücadeleden henüz anlamıyoruz. Umarım anlayacağımız günler yakındır. Üstelik tezkere geçseydi ve biz Amerika'yla güya ortak operasyon yapsaydık bile ben şu anda farklı bir durumda olacağımızı da zannetmiyorum.
Ancak kitabın son sayfalarının kafamı karıştırdığını da söylemeliyim...Yine de şu anda bildiklerimle hala aynı şeyi düşünüyorum. Ne kadar öğreneceğime bağlı olarak ileride düşüncem değişebilir tabii.
Bu kitabın okunmasını şiddetle tavsiye ediyorum.

Okuyun ve etnik kökendi, mezhepti, terördü derken bize asıl ne yapmak istediklerini anlayın. Ve herhalde şu aralar da batı, bu konuda Türkiye'de altın çağını yaşıyor. Yazık ki çoğumuz bunun farkında değiliz, hala birbirimizi yiyoruz. Okumak lazım...Attila İlhan'ı mutlaka okumak lazım. Kitap (sanırım) Attila İlhan'ın 1977-1979 arasında yazdığı köşe yazılarından oluşuyor ve kendine has tarzıyla öyle güzel okunuyor ki-mutlaka, mutlaka okunması gerektiğini düşünüyorum bu kitabın. Olan bitene farklı bir pencereden bakmak için, farkına varmak için okumak lazım.