Toplam yorum: 3.078.622
Bu ayki yorum: 5.500

E-Dergi

cisemyr Tarafından Yapılan Yorumlar

05.10.2013

Liveneli'nin bu romanında en çok dikkatimi çeken nokta - aynı zamanda bir kez daha Livaneli'ye hayran olmamı sağlayan- anlatımda kullanan teknik idi. Anlatım tekniğini tanımlamaya çalışırsam karmakarışık cümlelerle başarısız bir tanım yapmış olacağımı düşündüğüm için teknik hakkında bilgi vermemeyi tercih ediyorum. Yalnız -özellikle tekniği sayesinde- çok büyük keyif aldığımı söyleyebilirim bu kitaptan. Nereden başlasam bilemediğim için oradan oraya atlayan bir şeyler yazacağım sanırım kendimce. Etkileyici ve gerçekçi psikolojik öğeleri ile aceleye gelmemiş bir roman olduğu her satırından belli oluyor bu romanın. Düzenlenmemiş hali hakkında bilgim yok ancak kitabın son düzenlenmiş halindeki içsel betimlemeleri oldukça başarılı bulduğumu söyleyebilirim. Bunun dışında Stockholm tasvirlerinden oldukça etkilendiğimi söylemeliyim. Bu kitap bende acilen Stockholm'e gitme arzusu yarattı. Her bölümde detaylarla okuyucuyu şaşırtmakta oldukça başarılı Livaneli.-spoiler- Kedinin hayal ürünü çıkması ve Clara'nın babasıyla ilgili anlattıklarının hayal ürünü çıkması beni şaşırtan detaylardı. - spoiler son-. Ana karakterlerin yanında yan karakterleri de tanıma fııesatı bulduğum romanda bu karakterler aracılığıyla bambaşka şeylere inanan/sevinen/üzülen insnaların nasıl aynı kaderi paylaştıklarına şahit oldum. Sami Baran'ı intikam isteğiyle, aşkıyla, merhametiyle, acısıyla ve sevgisiyle tanıtmış yazar. Orkidelere bağlanabilecek bir insanın nasıl cinayete teşebbüs edebildiğini anlatmış. İnsanları anlatmış kısaca,her yönüyle insanları... Her insanın aradığı mutluluğun ne olduğunu da bir cümlede anlatmış son satırlarda :-spoiler- ' Herhalde mutluluk dedikleri de bu olsa gerek;biraz güvenlik biraz can sıkıntısı.'
02.09.2013

Elinizde akıp giden bir Livaneli romanı. Bambaşka hayatları olan 3 karakter ve onların beklenmedik bir anda birleşen hayatları. Bir profesörün ne aradığını bilmeden o zamana kadarki hayatına sırtını dönüp çıktığı bir yolculuk, dağlarda duygularını törpülemiş bir askerin çocukluğunu beraber geçirdiği ama şimdi gözlerinin içine bile bakmaya korkutuğu bir kızı öldürmek için çıktığı yolculuk ve suçlu mu suçsuz mu olduğunu bile anlayamamış gözleri töre ve korkularla bağlı bir genç kızın öldürülmek üzere katiliyle yan yana çıktığı bir yolculuk... Mutlu olmak bir yana, mutluluk nedir diye bile düşünmekten vazgeçmiş/ hiç düşünmemiş 3 insanın içinizi acıtan hikayesi. Romanı okurken sadece Meryem için üzülmüyor, Meryem'in yaşadığı hayatın aynısını her gün yaşayan binlerce kadının acısını içinizde hissediyorsunuz. Her gün haberlerde gördüğünüz töre kurbanlarını katiliyle maktulüyle yakından tanıma fırsatını sunuyor bu kitap. Yer yer karşımıza çıkan yardımcı karakterlerle verilen yan mesajların güncel konularda bilgisi bulunmayan okurlar için bilinçlendirici bir etkiye sahip olacağına inandığım için bu mesajların yerinde olduğunu düşünüyorum şahsen.Bu yüzden romanda karşıma çıkan bu bir parça 'zorlama' sosyal mesajlar hoşuma gitti.
Sürükleyici ve karakterleri yakından tanıyabildiğiniz bir roman. İster küçük bir Türkiye portesi görmek için okuyun ister sadece vakit geçirmek isteyin okumaktan pişman olmayacağınız bu kitap size bir şeyler katacak.
30.08.2013

Beni sarıp sarmalayacak ,karakterlerin yaşadığı her duyguyu ruhumda hissettirecek bir Livaneli romanı olacağı düşüncesiyle sipariş etmiştim bu kitabı ancak beklentilerimin biraz altında buldum. (Yorumun buradan sonrası romanın içeriği hakkında detaylı bilgi içermektedir.)
Bu kitapta beni en çok rahatsız eden nokta karakterin kardeşinin hikayesini anlatırken her bölümde en heyecanlı yerde kızın uyuyakalması, dolayısıyla da hikayeye ara verilmesiydi her seferinde. Bu nokta beni asıl amaç olan bir sonraki bölümü okumak için heyecanlandırmanın yanında bir miktar rahatsız etti çünkü 1-2 kereden sonra sırf heyecan katsın diye zorlama bir biçimde hikayenin böyle kurulduğu düşünmeye başladım.
Kitabı beklentilerimin altında bulmamdaki bir diğer sebep ise ana karakter dışındaki karakterlerin iç tasvirlerinin oldukça yetersiz oluşuydu. Romanın kahraman anlatıcı bakış açısıyla yazılmasının diğer karakterlerin ruhsal betimlemelerinin yapılmasını imkansız kılmasının yanında diğer karakterlerin iç dünyaları minimal olaylarla anlatılsaydı Arzu'nun, Ali'nin ve Muharremin yaşadıklarını içselleştirmemiz ve onları kitapta bahsi geçen birer obje olarak değil dramları ve sevinçleri olan birer karakter olarak görmemiz daha kolay olabilirdi. Her kitap her insanda farklı şeyler hissettirir ancak ben bu kitapta bazı karakterlere yabancı kaldım. Arzu'yu bir insan olarak görebilseydim ölümünden hüzün duyabilirdim , kocası Ali'yi tanısaydım onun acısını paylaşabilirdim ya da bir zihinsel engelli olan Muharremin gözlerinde uçlarda yaşadığı duyguları görebilseydim onu sempati duyabilirdim.
Kitabın sonu ile ilgili düşüncelerim pek çok kişininki ile benzer aslında; son bölümü okuduğumda güzel bir hikaye dinlerken bir anda -tabirimi hoşgörün- 'yangın çıkmış,yanmış, bitmiş, kül olmuş işte amaan.' diye bitirilmiş gibi hissettim. Ahmetin kendini anladığı anlarda yazar sigara molası vermiş, döndüğünde de hikayeyi avukat arkadaşı tarafından bitirilmiş halde bulmuş gibi bir hava var son bölümde.
Kitabı bitirdiğimde aklımı karıştıran bir nokta ise kitabın başlarında bahsedilen – o güzeller güzeli Olga’nın yaptığı zalimce şey’i son sayfaya kadar beklesem de göremedim. Olga karakteri bende suçsuz ve masum bir izlenim oluşturdu. Mehmet’i şikayet eden Olga değildi ve isteyerek hiçbir kötülük de yapmadı Mehmet’e, sadece Mehmet onu yeniden bulduğunda Olga kendini kaybetmişti. Livaneli kitabın başından itibaren Olga’nın yapacağı Mehmet’i uçuruma sürükleyen bir olay aramış ama kitabın ortasında . Olga masum bir meleğe dönüşüvermiştir. Belki de zamanla Olga’yı yazar da sevmeye başlamış ve ona kötü bir davranışı konduramamıştır kim bilir.
Bu birkaç nacizane olumsuz eleştirimin yanında kitabın güzel yönlerinden de bahsetmek isterim. Kitabın dili oldukça sade, edebi bir dil ve yoğun tasvirler arayanlar için oldukça basit gelebilecek dili kitabın geniş kitleler tarafından severek okunmasını sağlıyor. Olayların birbirini bağlanışı kitabı bir okuyuşta bitirmenizi sağlıyor; elinizden bıraktığınız an yeniden almak için vakit kolluyorsunuz ve 1-2 gün içinde son sayfada buluyorsunuz kendinizi. Kitabın başından itibaren –belkide psikoloji ile ilgim olduğu için- kendini hiseettiren karakterdeki ruhsal hastalık yine de sizi büyük ölçüde şaşırtıyor. Özetle, belki hareketli Bodrum sahilleri için uygun olmasa da sakin bir ‘sahilde’ okunacak ideal bir kitap, bir yorumunda da dediği gibi ;)