Toplam yorum: 3.081.198
Bu ayki yorum: 876

E-Dergi

sacalli Tarafından Yapılan Yorumlar

17.11.2011

Kitap, çevirinin de etkisiyle takibi ve akıcılığı güç bir şekilde ilerliyor. Sartre, düşüncelerini, karakterleştirdiği Roquentin vasıtasıyla bize aktarıyor ve bizim düşünmekten çekindiğimiz veya aklımızdan bile geçirmediğimiz bazı değerler hakkında fikirlerini apaçık dile getiriyor. Okunduğu zaman, çağın eleştirmenlerinin dediği gibi "hastalıklı bir beynin düşünceleri" kanısı hakim olabiliyor yer yer ancak özellikle kitabın bitmesine yakın, restoranda geçen diyaloglar gerçekten çok ilgi çekici ve Sartre'ın varoluşçuluk fikirlerininin ve hümanizme neden karşı çıktığını daha iyi anlayabileceğimiz örneklemelerden oluşuyor. Kitabın ilk 150 sayfası zor geçse de sonrası gerçekten yeni ufuklar açıyor düşüncelerinizde.
17.11.2011

Geleneklere bağlı fakat yaşadığı çağdan kopmayan bir yazar Murakami: Japonya'nın Orhan Pamuk'u kıvamında. Biraz daha felsefik ve fantastik.. Romanın kurgusu başarılı. O heybetli görünümüne rağmen sıkmadan okunabiliyor. Çeviri olmasına rağmen, Murakami'nin dili ustalıkla kullandığını görebiliyorsunuz. Karakterlerin her biri nev-i şahsına münhasır. Çağımızın Japonya'sından bolca kare bulabileceğiniz bir fotoğraf albümü gibi aynı zamanda. Konusu sıradışı; bir gencin evden kaçmasıyla başına gelen fantastik olayları konu alıyor. Okudukça merak ettiriyor ve içine çekiyor. Bir klasik niteliği taşımasa da keyifle okunabilecek bir kitap.
01.10.2010

Kitap, Taraf'ta, daha önce bulunan Kelimebaz köşesindeki yazılarından derlenmiş. Ek olarak bazı okuyucu yorumları ve açıklamalar var. Serinin ikinci kitabı. Önemli bir çalışma.
01.10.2010

Dostoyevski'nin, Suç ve Ceza'dan sonra okuduğum ikinci kitabı. Beni etkileyen bir kitap oldu bu da. Bir kaç kez okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Çok önemli diyaloglar barındırıyor ve insanı derinden sarsıyor. Bir çok kişinin, okurken kendinden bir şeyler bulacağı bir roman. Yazar, çok iyi bir toplum sentezi yapmış ve kişilik tahlilleriyle o günün Rusya'sını anlatırken, aslında "öteki" insanın dramını ve toplumdaki yerini çok iyi bir dille ele almış. Çevirmen'in dili de, mezarlığa "gömütlük" demesi gibi bazı aksaklıklar dışında anlaşılır ve güzel.
04.09.2010

Değirmen'i okurken, bazen Dostoyevski bazen de Oscar Wilde'ı okur gibi hissettim kendimi. Bir Rus'un Dostoyevski'yi okurken nasıl hissettiğini merak etmişimdir hep. Belki onlar da bizim, Sabahattin Ali'yi ya da Nazım Hikmet'i veya Orhan Kemal'i okurken ki hislerimizi merak etmişlerdir. Onların gözünden bu merakı gidermek isterseniz, Değirmen'i okuyun, Kürk Mantolu Madonna'yı okuyun, Kuyucaklı Yusuf'u okuyun... Kısacası Sabahattin Ali'yi okuyun.