E-Dergi

Televizyon ve modern dünyanın oyuncaklarını anlamak adına çok önemli bir eser. Bugün eğer değer yargılarımızda ve ahlak yapımızda köklü bir değişiklik varsa bunun nasıl gerçekleştiğini anlamak adına harika tespitler içeriyor eser. Televizyonun nasıl bir ruh tahribatına sebep olduğu ancak bu kadar net bir şekilde anlatılabilir. Televizyon ile genel ahlak kuralları ya da bilim, bilgi yayılabilir mi, televizyon güzel amaçlara hizmet edebilir mi? sorularına yazar içtenlikle cevap vermiş. Doğası itibariyle her icat edilen alet kendi yaşam biçimini insanlara dayatıyor. Televizyon da bu şekilde. Yazara göre çözüm tek, o da televizyonun düğmesini kapatmak. Neden çözümün tek olduğunu kitabı okuyunca insan çok iyi bir şekilde anlıyor.

Eser akademik bir dille kaleme alınmış. Kitabın adının genişliğine bakıp da eserden muazzam bilgiler alacağım diye bir beklenti içine girmeyin. Bir de sayın yazar kitap yerine dipnot yazsaymış daha iyiymiş. Kitabın kendi metninden daha fazla dipnot olan bir eser. İki satır kitabın ana metnini okuduktan sonra 50 satır dipnot okuyorsunuz. Tabii böyle olunca da eserin konusundan uzaklaştıkça uzaklaşıyorsunuz. Yazar dipnotlarla anlatmak istediğini keşke ayrı başlıklar halinde derli toplu bir şekilde anlatsaymış. Kitapla ilgili son olarak şunu söyleyebilirim az gittik uz gittik dere tepe düz gittik bir de baktık ki bir arpa boyu yol gitmişiz.

Kitap 318 sayfa fakat boşlukları çıkınca siz bunu 250 sayfa olarak sayabilirsiniz. Kitabı okurken bir aforizma sağanağı ile karşılaşacaksınız. Bunları afiş yapabilirim diye düşündüğünüz olacak. Bir de kitabı okumaya başladığınızda içinde geçen müzik adlarını bir kenara yazmaya başlayabilirsiniz. Çünkü dinlemek için interneti açıp merakınızı gidereceksiniz. Murat Menteş her zamanki zakavetinin bu eserinde de göstermiş. Kitabın başındaki yazarın biyografisinde sadece roman ve şiir kitabı sayılmış. Acaba Murat Menteş daha önce yazdığı deneme kitaplarını evlatlıktan red mi etti?

Miliyetçi camianın önemli fikir ve hareket öncülerinde olan bir kişinin yaşadıkları, fikir değişikliklerini okuyoruz kitapta. Zamanımızın milliyetçi düşünceleriyle ayrıştığı noktaları anıları üzerinden örneklerle anlatmış. Yakın tarihimizdeki milliyetçi düşünce üzerine araştırma-okuma yapanlara tavsiye olunur.

İstiklal Mahkemelerinin ne kadar mahkeme olduğunu gösteren ve bunu birinci ağızdan anlatan bir eser. Kitap o kadar samimi bir dille yazılmış ki bir solukta okunabiliyor. Çok ilginç bir şekilde İstiklal Mahkemesinde yargılanan Eşref Edip kendisini yargılayan hakimle Milli Mücadele için birlikte omuz omuza çalıştığı bir kişi. Dengeler değişince biri hakim biri mazlum sandalyesine oturmuşlar. Ne kadar acı ne kadar ibretlik bir durum. akın tarihimize ilgi duyanlara tavsiye olunur.