E-Dergi

Bilemiyorum belki de hep ayni senaryoyu duydugumuzdan kaynaklaniyor kim bilir...
Baslarda muhsin yazicioglunu konu alan kitap turkiyenin gundemine dair ilginc tespitleri yok degil ama kilit noktalarda hep 3nokta kullanilmis buda sizi dusundurmeye itiyor yer yer. Sona dogru hanedanda baslayan taht kavgalarina abdulazizden abdulhamite kadar turlu turlu konuyu bir araya getirmis ama iyi baglamis diyebilirim

Holden isimli bir ergenin bunalımlarını ve ikilemlerini anlatabilmek her babayiğit yazarın harcı değildir. Klasik Amerikan kültürü ile yoğrulan Holden'in bir süre sonra kitaptan bağımsızlaşarak okuyan için enfes bir arkadaş olması muhtemel. Kitabın bitirdiğiniz zaman, "ne oldu be, şimdi ne olacak yani." diyorsanız o kitap niteliklidir. Çavdar Tarlasında Çocuklar nam-ı diğer Gönülçelen tek kelime ile anlatılamayacak düzeyde bir kitap.

Başkentin büyük kısmının seçimlerde boş oy atmasıyla başlayan roman, ülke yöneticilerinin "demokrasiyi korumak" adına yaptığı yolsuzluklardan bahsediyor. Ortada bir sorun yokken sorun yaratıp çözüyormuş gibi davranan hükûmet yetkilileri bana kendi ülkemi ve yöneticilerimi hatırlattı. Satılmış medya, kiralık katiller, körlükten kurtulmuş insanlar ve üzerine tüm bu olayların yükü bindirilen polisler... Ne kadar tanıdık okuma sürecinin sonunda kitabı bütün olarak düşündüğümde aslında çok etkilendiğimi söyleyebilirim gene de.

Yusuf Atılgan. Kalıplaşmış sınırlarda yaşadığınız hayatı acımasızca yüzünüze vuruyor. Yazarın kullandığı dilde ayrıca bir lezzet katıyor. Böylesine güzel sorgulamaları, böylesine farklı cümleleri keşfetmek için sonucunda beğenseniz de beğenmeseniz de, Aylak Adam'ı okuduktan sonra evlenip eli paketlilerden olsanız da okunması gereken bir kitap.

Klise papazı tutucu calvin'le özgür düşüncenin ortaçağdaki en önemli kişiliklerinden castello'nun mücadelesini anlatan, biyoğrafik tarihi romandır. yazar ustalığını bu kitapta da göstermiş kelimelerle görsel bir şöleni okurlara sunmuş...