E-Dergi

Leydi Vivian, heyecanlı, yerinde duramayan, kimseler görmediği zaman ise pervasızca hareket eden bir genç kadın. 7 yaşında iken ailesini trajik bir kaza ile kaybetmiş. Abisi ile büyümüş ta ki abisi evlenene kadar. Evlendiği kadın Vivian'a katlanamadığı için kuzenleri Patricia'nın yanında yetişmiş. Pervasızca davranması sonucu adının yanlış bir olaya karışması sonucu adı çıkmış. Aslında kitabın sonunda bu olayın iç yüzünü okuduğunuz zaman yüzünüzde bir gülümseme oluşturuyor. Seyisleri Owen ile "uygunsuz" bir durumda yakalandığı söylenip duruyor. Biran bu konunun sakız gibi uzatılacağını düşündüysem de gereksiz uzatmalardan uzak bir şekilde olayın sonuca ulaşması sevindiriciydi.

Çiçeği burnunda Dük Lucas Forest ise maceracı bir ruha sahip. Babası hayatta iken Vivian'ın abisi ile yapılan evlilik anlaşmasını çok karşı. Bu nedenle ilk iş olarak Leydi Vivian'ı ziyaret edip abisini bu evlilik konusunda iptal olması için konuşması. Ama işler hiçte planlandığı gibi gitmez. Birlikte zaman geçirdikçe aslında birbirlerine ne kadar benzediklerini farkeder, ve onu kimse ile düşünmek bile istemez. Düşünün bu adam kitabın bir yerlerinde Vivian'a merak etme sana uygun bir koca bulurum bile diyebiliyor !..

Kitabı sevdim. Özellikle bu iki karakter ve aralarındaki diyaloglar okunmaya değerdi. Ama diğer yan karakterler ile etkileşim daha fazla olabilirdi diye düşünüyorum. Mesela Lana veya Luke'in annesi ile diyalogları daha fazla olabilirdi. Eminim onları da okumaktan zevk alırdım. Veya Luke'in kardeşleri ile olan konuşmaları. Okuması kolay, eğlenceli bir kitap. Tavsiye ederim ;)

Eğlenerek okuyabileceğiniz, orta halli bir historical romanıydı. Hikaye güzel, genel anlamda okurken sıkıldığımı pek söyleyemem. Hikayeye bir de MacLean lanetinin eklenmesi özellikle kitapta sevdiğim olaydı. Ama keşke her bölüm başlangıcında Yaşlı Nora'nın diye başlayan şeyi yazmasalarmış. Bir kerelik yazmaları yeterliydi. Geçmişlerinde çift bir aşk yaşamış. Ama ben Jack'in o zaman gerçekten de aşık olduğunu nedense hissetmedim, belkide bu yazarın bu konuda çok detaya girmemesinden de kaynaklanıyor olabilir tabi. Erkek kardeşleri ise sevdim:) İskoç ne de olsa ^^ Tavsiye ederim;)

5 üzerine 10 diyerek başlıyorum kitabın yorumuna. Cas Lowood, ihbarlar üzerine hayaletlerin peşine düşüp, onları avlayan bir hayalet avcısıdır. Bir gün kan giyinmiş bir kız ile ilgili bir ihbar alır. Ve bu durumla ilgili ilginç hislerle yola koyulur. Görevi, evine adım atan herkesi vahşice öldüren Anna Korlov'u öldürmektir. Ama Anna diğer hayaletlerden çok daha farklıdır. Öldüğünün farkındadır ve aslında insanları öldürmek istemez, ama bununla ne kadar savaşsa da karşı koyamaz. O'nu buraya bağlayan kara büyüdür. Yazarı tebrik ediyorum, son sayfaya kadar gerilimi ve heyecanı en üst seviyede tuttu.
Anna'nın hikayesi yürek burkan cinstendi. Supernatural hayranı olarak kitapta o esintileri hissetmek keyifliydi. İyisi mi Sam ve Dean atlasınlar impalalarına Cas'e yardım etmeye gitsinler ki Anna'yı canlı kanlı birine dönüştürsünler. Cennet ve Cehennemle o kadar içli dışlılar bari bir işe yarasın ama değil mi ;) Kesinlikle tavsiye ederim.

Leonardo di Ser Piero da Vinci'yi okumak, anlamak, hissetmek ve onu yaşamak müthiş bir deneyimdi. Hiç bitmesin istedim. Teoman ve Melisa'nın konuşmalarına bende katılmak istedim. Mona Lisa'nın bakışlarındaki gördüğü-m- hüznü yıkmak istedim. Kelimelerle ifade edemeyeceğim kadar çok sevdim kitabı. Yazar harika bir iş çıkarmış. Leonardo'yu kelimelerle ifade edebilmek hiç kimse için kolay değildir. Ve işin güzel tarafı yazar size Leonardo şudur, şunları yapmıştır, eserleri şunlardır gibi basmakalıp şeyler vermemiş sadece. Tavsiye ederim, kesinlikle okuyun. Umutsuzluğa düştüğünüzde, kendinizi yenilgiye uğramış veya yitik hissettiğinizde Usta'nın şu sözünü hatırlayın: "Dünya, üzerine konan minik bir kuşun ağırlığıyla yer değiştirir."

Öncelikle neden Frigid? Bu bana mantıklı gelmedi. Her neyse. Bizler zaten her zaman önümüzde olan biten her şeye karşı genelde gözümüzü kaparız, sahip olduğumuzu bile kaybetmemek için. Korkar, adım atmak istemeyiz. Bu çiftimizde böyle. Kendilerini bildiklerinden beri birbirlerine aşıklar ama aralarındaki arkadaşlığı kaybetmekten de korktukları için birbirlerine açılamayamıyorlar. Ama bir yere kadar tabi. Erkek karakter klasik nerede akşam orada sabah misalı.. Sydney yazık kıza o yaşa kadar iyi sabretmiş sürekli sevdiği adamı başkaları ile görmek kolay değildir.. Frigid olduğunu düşünmesinin haricinde sevdiğim, güçlü bir karakter. Bu yazarın stilini seviyorum. Yayınevini seviyorum:) Ama kapağı hiç sevmedim. Tavsiye ederim, şimdiden iyi okumalar herkese.