Toplam yorum: 3.078.622
Bu ayki yorum: 5.500

E-Dergi

brevity Tarafından Yapılan Yorumlar

16.01.2010

Bu kitabın bana hediyesi kıpkırmızı olmuş bir çift göz oldu!Görünmez bir tutkal var üzerinde,dikkatli olun;muhtemelen tek gün alacak okumanız...
Cehaletin getirdiği kronik tatminsizlik ve aslında neyin diktası altında yaşadığımız üzerine çok başarılı bir eser.Küçük bir özdeyişle bitirmek gerekirse;
"Ignorance is bliss."
Bir özdeyiş de ben üreteyim.
"till there`s nothing more to long for..."
16.01.2010

Paris`i özlediniz mi?Peki orda entelektüel bir yolculuğa hazır mısınız?
Cevabınız evetse,hazırlayın ve köşenize kurulun.Sessizliği yırtan tek ses de Edith Piaf olsun,size tavsiyelerim bunlardan ibaret.
Bu keyif anları sona erdikten sonra,cinsel devrimin neresinde olduğumuzu sorgulamaya/tekrar sorgulamaya başlayabilirsiniz.
16.01.2010

Bilmem size hiç olmuş mudur?
Bir kitaba başlarsınız,başladığınız kitabın kalburüstü bir kitap olduğunu bilseniz bile ilk sayfalarda onun esareti altına girmeyi beklemezsiniz.Ama bazen,girivermiş halde bulursunuz kendinizi...İşte,bu o kitaplardan biri!
Okuduğum ilk Orhan Pamuk kitabıydı,ayrıca yazarın da ilk kitabı.Belki saçma gelecek size,okumaya kıyamadığımı söylemeye bile getirebilirim.Kitabın kapağını her kaldırışımda,toprak ayağımın altından kayıyor ve geriye gidiyorum sanki;hem de hiç yaşamamış olduğum günlere!İstiklal Caddesi`nde,Devlet-i Aliye`nin son günlerinde,Dersaadet`i soluyorum adeta.Nasıl betimlemeli ki bu kitabı?Evet evet,buldum:Edebi bir zaman makinesi!
Konu,üslup ve eseri değerlendirirken kriter kabul edebileceğimiz her şey olabilecek en üst seviyede.Her kelimesi,Nobel`ì hak edip etmediğini savunanların yüzüne bir tokat gibi çarpıyor.Bu büyük yazarla aynı ülkede doğmaktan dolayı gururluyum.Yabancı dostlarıma onun kitaplarını vermekten ve onlardan gelen olumlu tepkileri dinlemekten de;bir de,yazarla aynı kurumda yeniyetmelik dönemimi harcamaktan tabi!Mezuniyette,sonunda mezunlarımız arasında bir Nobel ödüllü var diye konuşulmuştu.Sonuna kadar hak ediyor bu ödülü,onu politik olarak yıpratmaya çalışanlara inat!
Onu dünyanın dört bir yanındaki kitapçılarda,farklı dillerde,ama hep kendisine ayrılmış standlarda görmekten dolay çok gururluyum.
Çok dağıldı konu,mutlaka okuyun deyip bağlayalım en iyisi!
09.01.2010

Öncelikle küçük bir düzeltme;kitabın ikinci cildi,üçüncü veya dördüncü cildi de aynı şekilde yazılabilir ve bunun için Attila İlhan`ın hayatta olmasına gerek yok.Çünkü kitap yazarın gazete yazılarından derlenmiştir;ki bunun gibi birkaç kitap daha var elimizde.Yorumu okuyunca dudaklarımda bir tebessüm doğdu,teşekkürler!
Gelelim kitaba:
Benim için,Attila İlhan,Türk entellektüelleri arasında apayrı bir yere sahiptir;sahip olduğu bu yeri de aslında kendisinin de en ön saflarinda bulunduğu Türk aydınlarını da eleştirebilmesine borçludur.Tabiri caizse,o,çuvaldızı kendisine batırmayı başarabilen nadir kişilerdendir.Elbette,savunduğu değerlerden dolayı asla bu eleştirilerin muhatabı olmadı ancak aydın kesimdeki halktan kopukluğu çok iyi işledi.Gerek köşe yazılarında,gerek kitaplarında.Kitapta üzerinde durduğu "mahiyet farkı-derece farkı" konusu da hayli önemli;nitekim,bugün Avrupa ile aramızda bulunan düzey farkının temelinde bu yatıyor.
Ben,yaşım itibariyle Attila İlhan`ın yazılarını yeni yeni okumaya başladığımda o dünyamızı terk etti.Ama,çocukluğumdan bana kalan hatıralarım var onunla ilgili:Televizyonda bir programı vardı,büyükannem de babam da asla kaçırmazdı bu programı.Dingin bir sesle,elinde küçük not kağıtlarıyla Mustafa Kemal`i anlatırdı.O`na hep Gazi derdi,ve o kadar güzel anlatırdı ki...Evimizde kocaman dosyalar vardır,beğenilen makaleler güzelce A4 kağıdına yapıştırılır,sonra da bu dosyalarda yerini alır.Sanırım,Attila İlhan,bu dosyalarda en çok makalesi olan kişi.Kitaplıkta bir kitabı ararken karşıma eski gazete küpürleri çıkar bazen,bu şekilde de rastladığım çok olmuştur yazılarına.Sanki,sadece yazılarını okuduğum bir kişi değil de adeta defalarca oturup konuştuğum birisi gibi gelir bana bazen o...Sanki,bir aile büyüğüymüş de her fırsatta onu ziyaret edermişim gibi.
Şimdi o,boğazın en güzel yerinde en derin ve aralıksız uykusunda.Ben de boğazın en güzel yerinde okudum sanırım liseyi(her ne kadar liseme ucundan dokundurmuş olsa da bu kitapta!)Coğrafi bir avantajımız vardı bizim;bu yüzden,her 25 Ekim`de bir kırmızı karanfil bıraktım mezarının üzerine yıllardır.Geçtiğimiz yıldönümünde aksattım maalesef,yurtdışındaydım çünkü.Kitaplarının tümünü hala okuyamadım;malum,oldukça üretken bir yazardı!Ama,okuyamadığım iyi de oldu belki;elimin altında satır aralarında boğulabileceğim eserleri var hala...
Sözün özü:
İyi ki uğramışsın dünyamıza!
08.11.2009

Birkaç yıl önce,lise yıllarının tam ortasında okuduğum bu roman hakkında yorum yazabilmek dahi kanımca bir cüret meselesi...Nereden başlamalı ki;ilmik ilmik işlenen İstanbul`dan mı,hayata dair hiçbir zaman eskimeyecek tahlillerden mi,olağanüstü benzetmelerden mi,konjonktürel analizlerden mi?Orhan Pamuk bu romanı edebiyatımızın en iyi romanı olarak tanımlamakla,Deniz Baykal da bu romanı Obama`ya hediye etmekle yanılmamış.Böyle bir insanın zamanında yaşadığı şehirde yaşamak,onun kaleminde ayrı bir mahiyet kazanan Boğaziçi´nin en güzel yerinde okumaktan dolayı gurur duydum.Bir kitapta hem musiki,hem resim,hem siyaset,hem de bir aşk hikayesi nasıl harmanlanmış;bu dünyadan nasıl bir yazar geçmiş ve maalesef ne şartlarda yaşamış(lütfen yazarın kısa bir biyografisini okuyunuz-maddi imkansızlıklarına dikkat çekiyorum)...Pamuk´un dediği gibi,Nobel alacak yazarlarımızdan biriymiş gerçekten Tanpınar.Yazar hakkında etraflıca bilgi sahibi olunarak okunursa,kitapta işlenen fikirlerin bir puzzle gibi yavaş yavaş tamamlandığını ve nihayete erdiğini göreceksiniz.Ayrıca şahsi kanaatim,kitabın sonunda ortaya çıkan doktor gibi bazı karakterler sanki yazarın "Daha söyleyeceklerim bitmedi,ama söyleyecek yeni bir karakter gerek"diye düşünüp yarattığı ve bu yolla fikirlerini anlattığı yönünde.Henüz tamamlanmamış bir devrimin ve kültürler arasında bocalamanın,yani dönemin türk münevverlerinin belki de en mühim iki sorununun irdelendiğini de atlamamalı.Tek kelimeyle olağanüstü...