E-Dergi

Uzunca süre okunacaklar listesinde tutup da hem kendime hem de yazara saygısızlık etmişim gibi hissettim. İnsan ancak böyle, ilişkiler bu kadar yakınımızda yaşanıyormuş gibi ancak böyle tahlil edilebilir. Kendim yaşamışım gibi sahiplenecek duruma geldiğim akıcılık ve samimiyette buldum kitabı. Oldukça fazla sayıda olan ve günümüzde kullanılmayan kelimeler bile okuma kabiliyetimi engellemedi diyebilirim.

Mehmet Ali Birand'ın belgesel hazırlama sunma konusundaki başarısı bu kitabına da yansımış. Dönemi uzaktan kronolojik sıraya göre izleyip görmenizi sağlıyor. Tabi ki olayların detayına girerek konuyu dağıtmıyor. Odak 28 Şubat, kitap da öncesi ve sonrası ve o dönem ile alakalı kılavuz niteliğinde. Bilgi sahibi olmak adına okunabilir.

Hep dahası var... Sadece mutluluktan "daha" demiyor insan, acı da "daha" dedirtiyor. Hem de hiç durmadan, sona kadar. Daha yok mu? Dahası yok. Hakan Günday yine çok güzel bir kitap ile hayran bırakabildi.

99 lu yıllarda ve şu an karşılaştırılınca ikisi de birbirinin aynı diyebilirim. sadece programlar değişik herhalde. Akıcı kitap, gündelik sıradan bir dilin akışına bırakıyorsunuz kendinizi. Hoşuma gitti.

Timaş'a karşı bir çekingem vardı ilk başlarda ancak okuduktan sonra bu kitap nezninde yanıldığımı anladım. Fetihin içinde bir ağacın yanında izler gibiydim. Başarılıydı.