Toplam yorum: 3.082.320
Bu ayki yorum: 2.000

E-Dergi

fredyyyyyy2 Tarafından Yapılan Yorumlar

30.03.2011

Bazı konular vardır her dönemde taraftar ve karşıtları olur. bir dönem taraftarları, başka bir dönem düşmanları çoğalır. korumacılık ve serbest ticarette öyle.bazen korumacılık öne çıkar, bazzen de serbest piyasa.Ancak içinde yaşadığımıztarihsel dönem piyasadan yana.Bu kitap se Bu durumun kanıtlayıcısı durumunda..Serbest ticaret ve korumacılık öyküsü güzel bir şekilde sunulmuş ..
30.03.2011

Nüfus uzmanları, ikinci dünya savaşının 16-18 milyon arasında asker ölümü, on milyonlarca askerin de çoğunlukla sakat kaldıkları yaralanmalarla sonlandığını belirtiyorlar.Peki ya siviller? Kaç sivil öldürülmüş acaba? 50-55 milyon arası... Sivil yaralıların sayısıysa yüz milyonların üzerinde. Yaklaşık 12-13 milyon civarında çocukta savaş nedeniyle kaybolmuş. 1939-1945 savaşı galiplerinin bir saygınlık kalesi; bir adalet abidesi yapmak istedikleri, nazizm belasından yeni kurtulmuş şu dünya bakalım ne durumda.Birleşmiş Milletler uzman kuruluşlarının yayınladıkları verilere göre, ekonomik az gelişmişlik ve 122 üçüncü dünya ülkesinde yaşanan aşırı sefalet nedeniyle meydana gelen ölümler, 2001 yılı itibariyle 58 milyonun da üstünde bir seviyeye ulaşmış. Gelir, yiyecek, içilebilir su ve ilaç yokluğu gibi nedenlerle sakat kalanlarsa bir milyarın üzerinde.Bazı Alman iktisatçıların katil kapitalizm adını verdikleri bu düzen bakın nasıl işliyor.
1-) Üçüncü dünya ülkeleri, yabancı şirketler tarafından denetlenen verimli yatırımları ülkelerine çekebilmek için aralarında çatışma halindedir. Bu kavgayı kazanabilmek için de koruma önlemlerini kısmaktan, sendikal özgürlükleri silip atmaktan, zaten zayıf durumda olan yerli iş gücünün elinden toplu sözleşme gücünü çekip almaktan asla kaçınmazlar.
2-) Avrupa’ da özellikle sanayi şirketleri, işletmeler vb. giderek daha da sıklaşan biçimde kurulu düzenlerini, laboratuarlarını, araştırma merkezlerini başka yerlere taşıyorlar. Bu başka yerlere taşınma işi de genellikle, iş gücünü koruma diye bir kavramın bilinmediği, en düşük ücretle işçi bulunabilen serbest bölgelere doğru oluyor.
3-) Bu durum dünyanın tüm emekçilerini de kendi aralarında bir rekabete zorluyor. Bu da emekçilerin sendikalardan kopmalarına; sendikacılığın ölümüne, sözün kısası, genellikle umutsuz, onur kırıcı işlerin kabul edilmesine neden oluyor.Sanayileşmiş batı ülkelerinde 1990 yılında 25 milyon işsiz olduğu hesaplanıyordu. 2001 yılında bu sayı 39 milyona ulaştı. Fransa da işsizlik vurgunu; 2002 itibariyle işsiz oranı etkin nüfusun yüzde 9’una ulaşmış. Böyle bir gelişme yeterli değilmiş gibi, üç Fransız’dan biri geçici bir işte çalışıyor. Mart 2002 itibariyle Almanya da işsiz sayısının 4 milyon kişi olduğu hesaplandı. Şirketlerin yüzde 30’u sendikaların kabul edebileceği en alt düzey düşük ücreti uyguluyorlar. OECD raporlarına göre, sanayileşmiş ülkelerde 100 milyon insan sefalet sınırının altında yaşıyor. UNDP saptaması da; Üçüncü dünya ülkelerin de günde bir dolardan daha azıyla geçinmeye çalışan 1.3 milyar insan olduğu şeklinde. 500 milyon insan da kırk yaşını göremeden ölüyor. Toprak sahipliği, özellikle ekilebilir alanlar için tam bir rezalet. Örneğin Brezilya’da toprak sahiplerinin yüzde 2’si ekilebilir alanların yüzde 43’ünü denetliyor. Ama bu arada 4.5 milyon topraksız ve aç köylü ailesi yolları aşındırıyor.Zenginlik, günümüzde, ne pahasına olursa olsun kazanmak ve karını artırmak tutkusuna kapılmış, utanmaz ve aç gözlü spekülatörlerin önceden bilinmeyen çalışmalarının meyvesidir. Spekülasyon balonu durmadan şişiyor ve şekli ekonomi, gerçek ekonominin üzerine çıkmayı sürdürüyor.
30.03.2011

Hulki Cevizoğlunun işgal ve Direnis adlı kitabında çoğu şeyi bilmeden yazdığı kanaatindeyim.. Özellikle özelleştirmeler konusunda her defasında varılan sonuç bir hüsran mahiyetinde.. Oysa ben Ekonomi öğrencisi olarak regülasyon gibi bir kavramın var olduğunu biliyorum ve özelleştirmelerinde çoğu zaman regülasyonlarla gayet iyi bir şekilde denetlenebileceği kanaatindeyim..Hulki cevizoğlunun Özellikle devlet bankarının özelleştirilmeleri konusunda çok çarpıcı iddiaları ( Türk çiftcisinin avrupalıların ırgatı haline getirileceği yönünde) Ben bu iddiaları asılsız buluyorum..
28.03.2011

Benim için oldukça şaşartıcı ama bir okadar da üzücü bir kitaptır diyebilirim.. Böylesine bilinmeyenleri veyahut yanlış bilinenleri değerlendiren bir eserde Türkiyenin ve Osmanlının adının son bir kaç sayfadan ibaret kalması beni şaşırttı doğrusu..
19.03.2011

Can yücelin hamlet çevirisini okuduktan sonra s Hamleti sanki can yücel yazmış hissine kapıldım..Onun üslübunu hissettim. bu nedenle diğer çevirilerden de faydalanmak gerekir diye düşünüyorum..