Toplam yorum: 3.081.289
Bu ayki yorum: 967

E-Dergi

Serap.Bahar Tarafından Yapılan Yorumlar

07.04.2018

O kadar keyif aldım ki bu kitabı okurken, bunun bir tarifi yoktu. Roman desen değil, öykü desen değil, hatıra türünde tarihe düştüğü notlarla Elia Kazan ile olan dostluğunu anlatmış Livaneli. Benim okuduğum ilk anı türündeki kitabı. Hep kurmaca karakterlerini okudum ama Elia, doğduğu şehir ve ülkenin şartlarını yansıtırcasına öyle şahsına münhasır bir karakter ki kurmaca, roman, öykü karakteri olarak satılsa asla yadırganmazdı. Elia'nın Livaneli'nin hayatından geçerken dokunduğu yerler kadar Livaneli'nin kendi hayatından sergilediği pasajlar da dikkat çekici. Bilhassa üniversite döneminde bir süre hapishanede geçirdiği günleri okurken etkilenmemek elde değil. Ülkede 50 yıldır, 100 yıldır her şeyin kötü bir şaka gibi kendini tekrar ettiğini görmek gerçekten tarihin tekerrürüne tanıklık etmek tuhaf bir his. Damakta bıraktığı o kırık dökük tat için bile okunur. Son olarak Kutlukhan Perker, boyalarına sağlık canım onlar negzel illüstrasyonlar
01.04.2018

Kitabı okurken resmen gerildim. Düşün, gerilim kitabı bile değil. Gerilim yazmaz bile Zweig isimli naif adam. Ama kendisi müthiş bir psikolojik betimlemeci olduğu için beni gerdi. Kitap boyunca kadın ölecek mi kalacak mı ne gelecek başına diye kendimi yedim. Spoiler vermeden söylüyorum sürprizli son nefisti. Cidden hiç beklemediğim yerden geldi gol. Bu noktada şunu söylemem lazım; Zweig'in okuduğum her kitabı beni bambaşka yerlere götürüyor. Kitabın başında acaba akmayacak mı diye tedirgin olduğumu itiraf etmek zorundayım yine de. Ama hiç korktuğum gibi olmadı, müthişti.
26.03.2018

Çok sevdiğim bir yazarın yeni kitabını okumak için duyduğum heyecan beni ziyadesiyle mutlu ediyor. Acaba biz görüşmüyorken yazar neler yapmış, neler biriktirmiş içinde, bize neler anlatmaya hazırlanmış... Kırlangıç Çığlığı'nı Konya Kitap Fuarından aldım. Kitap fuarına gittiğim gün de şansıma Ahmet Ümit Konya'daydı ve imzalatma fırsatı buldum. Kitabın kapağını aralarken imzasını da görünce heyecanım katlandı. Bir çırpıda ilk 150 sayfayı okudum. Daha sonra kendimi tutmaya çalıştım. Dayanamadım bir 150 sayfa kadar daha okudum. En son dün akşam servisle işten dönerken bitti. Kitap, Başkomiser Nevzat'ın yeni bir cinayet olayını çözmesiyle ilgiliydi. Sürprizli son var gibiydi. Fakat geri dönüp okuduğum şeyleri düşündüğümde aslında katile dair epey ipucu vardı kitapta. Cinayet romanı okuyup "katili bulmuştum" diyenlerden olmaktansa tadına varmaya çabaladım bu kez. Tavsiye ederim.
20.03.2018

Ayşe Kulin'in daha önce Gizli Anların Yolcusu ve Bora'nın Kitabı isimli iki kitabını daha okumuştum birbirleriyle ilintili oldukları için. Handan da ilk iki kitap gibi hikayedeki ana karakterlerden birinin hayatını yakın dönem geçmişle bağlayarak anlatıyor. İlk kitaptaki İlhami karakterinin ortağı olan Handan'ın ilk gençliğini, bir iş kadını olarak gösterdiği başarıları fakat hayatında eksik kaldığı yönleri ve o eksik yönlerin zamanla nasıl farklı şekilde tamamlandığını okuyoruz kitapta. Klasik Ayşe Kulin kitapları gibi kalbe dokunan yerleri var hikayenin. Bilhassa gerçek hayatla kesiştiği Gezi Parkı dönemini okurken yer yer gözlerim doldu. Bu ülkenin insanlarının birbiriyle ne kadar uyumlu ve ne kadar taban tabana zıt olabildiğini görmek üzücüydü çünkü. Sevdim Handan'ı. Keyifle dinledim hikayesini. Ve kesinlikle tavsiye ederim.
01.03.2018

Bu kitap bana biraz savruk geldi. Birden fazla hikaye var ve kitap adından da anlaşılacağı üzere çiftler, ilişkiler, cinsellik ve aşklardan bahsediyor bu hikayeler. Belki de birden fazla hikaye olduğundan çok dağınıktı. Beni bir türlü içine çekemedi. Yada ben kendimi kaptıramadım kitaba onu da kabul ederim. Kitaba adapte olamayışımın sebebi ise muhtemelen "romantizm balonumu" patlatacak sivrilikte olmasıydı. Düşünsene, kitapta diyor ki aşk erkek için cinsel tatmin, kadın içinse hırs ve güç tutkusundan ibarettir.