Toplam yorum: 3.081.289
Bu ayki yorum: 967

E-Dergi

ohepsiyahgiyer Tarafından Yapılan Yorumlar

30.01.2012

bir kere okumakla tadına varılmayacak tolstoy romanı. ilk okumada olay örgüsünü, ikinci okumada düşünce yapısını, eğer sıkılmaz da üçüncü okumayı yaparsanız yazarın hayal dünyasını kavrayabilirsiniz. içinde ceza hukuku'na çok sert eleştirileri barındıran, hukuk sosyolojisi ve felsefesi başlıklarından bir çoğunu ihtiva eden bir kitap. eğer bir hukuk fakültesi öğrencisi bu kitabı okumadan mezun olup uygulamaya geçerse kanımca bünyesinde ve fikriyatında büyük bir eksiklik barındıracaktır. "büyüksün tolstoy" diyip bitirmek istiyorum.
30.01.2012

savaş ve barış tam anlamıyla bir destan. belki balzac eserleri kadar edebi, dostoyevski romanları kadar felsefi değil ama edebiyat dünyasında "tek" bir roman. insan eğer azmedip okursa, ki başlarda cesareti kırmak için çok zorlayan bir kitap, okuduktan sonra "ben savaş ve barış'ı okudum" diyebilmenin vereceği haklı böbürlenme dışında, kendi içinde de tekrar tekrar okumaya devam edeceği bir dünyaya sahip oluyor.
30.01.2012

200 milyon'dan fazla satarak "dünyanın en çok satan kitabı" ünvanını elinde bulunduruyor o yüzden bir yorum yapma gereği duymuyorum kitabın nasıl olduğu hakkında.
30.01.2012

hayata dair hemen her şey sığdırılmış içine.. zamanı ezmiş bugünü dün, dünü bugün yapmış harmanlamış. geçmişi okurken bugünü görüyor, bugünü görürken yarını düşünüyor, aslında zamanın insanı ve yaşantıları pek de değiştirmediğini anlıyorsunuz. iyi ile kötü arasında bazen ne kadar ince bazen de ne kadar da kalın bir çizgi olduğunu anlıyorsunuz. okunması gereken, insana gerçekten bir şeyler katan bir eser..
30.01.2012

'' hayatını kendin mi yönetiyorsun? yoksa başkaları oltalarını atıyolar da yaşamının kıyılarına, bu oltalara takılıp sürüklenip duruyor musun akıntılarla boğuşurcasına? bir saniye durup düşündün mü kendi istediğin hayatı yaşayıp yaşamadığını? aşk denen yapışkan duygunun korkunç tuzakları mı sürüklüyor seni bir yerden bir yere, sütun gibi bacaklara takılıp, bakışlarını alamıyor musun bir kadının dudağından? yoksa iradenle yenebiliyor musun sende bağımlılık haline gelen tüm bu unsurları? yaşıyor musun? yoksa yaşatılıyor musun?
çekiştirilip ordan buraya,
itilip kıyıdan köşeye,
savrulup bir daldan bir dala,
sürüklenip bir nehirden bir denize, kendine vakit ayırmıyor musun yoksa? ya da belki de zaman kavramından bile uzaklaşmışsındır.

yaşıyor musun? yoksa yaşadığını mı zannediyorsun? '' sorularıyla baş başa kalırsınız gerçek şu ki okurken film izliyormuş hissine kapılırsınız, tarif edilemeyecek kadar mükemmeldir çünkü.