E-Dergi

Kitabı ilk görünce ismi değişik geldi fakat şöyle sayfaları karıştırdığım zaman gördüm ki; dipnotlarla ve kaynakları ile hem bilimsel hemde dini içerikli bir kitap. Bu da benim çok hoşuma gitti. Çünkü ortalıkta beslenme adına belli belirsiz, doğru yanlış yazılan uydurma, sürekli aynı şeylerden bahseden birçok yazı, kitap görmekteyiz. Kaynaklara önem veriyorsanız elinizde bulunmalı

tertemiz bir sofrada bulunan berrak ve dupduru bir saf su gibi olan, şatafatlı bir bıldırcın kebabının yanında leziz ve soğuk bir ayran gibi durandır. şehbenderzade filibeli ahmet hilmi' nin insanlığa billur bir kasede sunduğu armağandır. okudukça insanın gönlüne en derin ney fısıltılarını nakşeden, içinde barındırdığı onlarca fevkalade betimlemelerle beşerin ruhuna bir nur gibi doğandır. ve amak- ı hayal, gerçeği aramaktan bit'ap düşmüş insanların ufkuna bir güneş gibi doğacaktır.

“Zamana Adanmış Sözler” kitabında zamana adanan sözlerden sık geçeni, en güzel anlatılanlardan biri de “dünya sürgünü” ifadesi. Saatler, mevsimler, yıllar; geçmiş, gelecek değil yaşadığımız, yalnızca bir dünya sürgünü. Öncesi, sonrası olan “bir ceza ertesi” konumunda durunca dünya, dünyalık dileğimiz de manidar oluyor: “uzatma dünya sürgünümü benim”

Doğu ve Batının oynadığı tahterevalli oyununu ve İslam'ın bu oyunun neresinde olduğunu gösteriyor. Ümmet dediğimiz topluluğun başarıp başaramamasına bağlı olarak gelecek hakkındaki öngörülerini belirtiyor. Muhtemelenlerle değil de imanı ile düşüncelerini ifade ediyor Üstad. Okunamalı!

Karakoç, Yitik Cennet kitabında bizi anlatıyor; kendimiz hakkında haberimiz bile olmayan temsilleri, peygamberlerin hayatındaki incelikleri, öğütleri anlatıyor. Kur’an’dan bildiğimiz peygamberlerin hayatlarını, bir anı olmaktan çıkarıp ibret dahiline getiriyor bu kitap. Yüce kitapta anlatılanın fasıl değil asıl olduğunu anlıyoruz böylece. Karakoç’tan, peygamberleri anlatan ayetleri okuyuşunu dinliyoruz sanki. Üstad kıssaları yorumluyor, biz hayatı yeniden yoruyoruz.