E-Dergi

Berdel, kuma, Başlık, Kan davası ve daha birçok cahilane adetler; özellikle doğu ve güney doğu halklarının içine düştükleri, çıkmazlardan diyebiliriz. Bu Çok ciddi görünen suratların, ciddiyetsiz adetleri. Bedelin Yöre insanını attığı derin hizcran ve fikatler, kapanası gibi görünmüyor...Okumak ve eğitim almak kesinlikle şart görünüyor..

Her ne kadar bütün olanlara rağmen ayakta kalabilmeyi başan lider olarak zikredilse de, kullandığı yöntem ve uslubu kendisini yalnızlığa itmeye devam ediyor. Üstelik son zamanda üslendiği misyon geleceğe yönelik hiçbir planının olmadığını ve sadece karşıt rakiplerine saldırmakla günlerini doldurduğu aşikar. Kendi planı olmayan, başkasının göz kırpmasından bile korkar.

Akıl ve izan sahibi her duyarlı insan, İletişim ve teknoloji hızının baş döndürdüğü günümüzde ABD-İsrail ve İngilterenin yeniden dünya sömürge arayışına çıktığını ve hedefine koyduğu islam medeniyetinden başladığını ve Geleceğin enerji kaynaklarının da islam ülkelerinin elinde olduğunu gayet iyi bilmektedir. Büyük Orta Doğu Projesi değil Büyük Dünya Sömürge Projesi denilmesi daha uygun olur..

Milliyetçi Hareket Partisi, üzerinde siyasi anlamda ciddi ve objektif araştırma yapan ve yayımlayan araştırmacılar ülkemizde bence oldukça az. MHP’yi son 20 yıldır kaba hatlarıyla değerlendirdiğimizde, sürekli siyasi arenada kaybeden ve kaybetmeye devam eden (1999 seçimleri, sonra büyük bir trajediye dönüştüğü için yalancı zafer) bir trent yakalamış durumda, Üstelik MHP’nin siyasi kadrolarını yetiştiren veya o doktrini alan, genç insanlar üzerinde etkisi olan, ülkü ocakları olmasına rağmen Üzerine Türk milliyetçiliği misyonunu alan bu kadrolar, hepimizin gözleri önünde iflas etmiş durumda. Bunu kimse inkâr edemez.
Bu Zarardan dönmenin ve bu kaybedişliği sonlandırmanın birkaç önemli kuralı olduğu kesindir;
- Evvela yapılan hataların değerlendirilmesi ve hataların kabullenilmesi,
- Çağın gerekliliği olan bilim ve ilme azami derecede önem verip, ilgili kadrolu yetiştirmek.

Ülkücülük, hakkında yapılan değerlendirmeler, zannedersem son yıllarda, 80 li yıllara göre yapılan değerlendirmelerle zıt noktalara ulaştı. Bunu bu kitapta da görmek mümkün. Tabi ki son yıllarda anlatılanlar ve söylenenler tam anlamıyla yalandır, yanlıştır, demek ''yalan-yanlış'' olacaktır, çünkü; Ülkücü mecranın günümüzde misyonunu yitirdiğini, adeta üslendikleri görevleri tamamlayıp, sahibine ihanet eden yeniçerilere benzetmek elbette mümkün. Çağımızda pek çok karanlık ve kirli işlerin arkasında ülkücü camianın olduğunu zannettiğimiz veya öyle olduğunu söyleyen insanlarla karşılaşmaktayız. Bu da ülkücüler üzerinde ciddi yargı değişiklikleri ortaya çıkarmaktadır. Bu itibarla ülkücüler kendilerinin, bu insanlardan olmadıklarını, yada onlardan farklı olduklarını eğitime ve kültüre önem verdiklerini ortaya koymak zorundalar. Göçebe kültürü ve saldırgan tutumlarını artık bırakıp, çağın gerekliliği olan bilgi ile rakibini alt etme yoluna gitmelidirler.