E-Dergi

Bu romanı okurken: ''Saflık ( saf olmak,kötü düşünmemek,iyi niyetli olmak) iyi midir kötü müdür ?'' sorularını kendinize soracaksınız. Bazen romanın kahramanına katılacaksınız, benimseyeceksiniz, seveceksiniz; ama bazen de sadece ona: ''Budala !'' diyeceksiniz. Eğer kahramanı sevmenizle ona kızmanız dengede (yani eşit ) ise siz tam ideal birisiniz; yok eğer biri diğerine ağır basıyorsa o zaman romanı bırakın da kendinizi eleştirin bence...
Okurken keyif almanız dileğiyle...

Dostoyevski yine psikolojik analizlerini ve muhteşem gözlemlerini başarılı bir şekilde anlatmıştır. Onun, kumarı; kadere karşı bir başkaldırma olarak ifade etmesi kumara farklı bir bakış açısı kazandırmıştır. Elbette; bu romanı çabuk yazması gerektiği için de romanda yavan ve öksüz birakılmış konularla cümleler vardır; ama detaylara takılmadan ve bir bütün olarak romanı ele aldığımızda ''Hımm. O kadar da iyi olmasa da okumama değdi doğusu...''diyebileceğimiz bir eser. Dostoyevski'nin her romanında konu açlığı ve konunun sonlanmaması durumu vardır. Zaten bu onun tarzıdır. O'nu bilenler bilir... Dostoyevski'nin hayranı olmakla birlikte; eserlerini yorumlarken ne kadar objektif olabilirm diye de düşünüyorum. Okuyucu aldatmamak ve objektif olmak için elimden geleni yaptım. Okurken keyif almanız dileğiyle...

Dostoyevski'nin Varoluşçuluk Akımı'nın(egzistansiyalizm) kaynağı sayılabilecek eseri ve aynı zamanda da içeriği felsefe kokan bir yapıt. Bu akım, insanın dünyaya fırlatılmış bulunduğunu, dolayısıyla kendisini nasıl oluşturursa öyle olacağını; insanın özünü toplumun ya da kanun koyucuların değil de kendisinin belirleyeceğini; bireysel insan varlığının sabit, değişmez ve kurallara bağlı bulunmadığını öne sürer. Eserin kahramanı (Yeraltı Adamı) gururlu ve biraz da kibirlidir. Bence bu nedenle yeraltına kapanmıştır.
Okurken keyif alabileceğiniz bir eser, keyif almanız dileğiyle...

Dostoyevski'nin Varoluşçuluk Akımı'nın(egzistansiyalizm) kaynağı sayılabilecek eseri ve aynı zamanda da içeriği felsefe kokan bir yapıt. Bu akım, insanın dünyaya fırlatılmış bulunduğunu, dolayısıyla kendisini nasıl oluşturursa öyle olacağını; insanın özünü toplumun ya da kanun koyucuların değil de kendisinin belirleyeceğini; bireysel insan varlığının sabit, değişmez ve kurallara bağlı bulunmadığını öne sürer.
Okurken keyif alabileceğiniz bir eser, keyif almanız dileğiyle...

Dostoyevski'nin Varoluşçuluk felsefesinin nedenine yönelik anlatımı. Birey sadece toplum için değil birey içindir de aynı zamanda. İnsan doğar, büyür, toplumdaki yerini alır, yaşar ve ölür. O, bu standartların ötesine geçmiş, insanın toplumdaki monoton faliyetlerin kötü de olsa (toplum tarafından hoş görülmese de) dışına çıkması gerektiğini ve çıkacağını anlatmıştır. Özetle Matrix filmi gibi felsefesi olan bir eser. Pişman olmayacaksınız. Keyifli okumalar...