E-Dergi

Yazarımız kendi döneminin politik değerlendirmelerini yaparken aslında geldiğimiz noktada hiçbirşeyin değişmediğni görüyoruz.Bence burada ki asıl problem yani aynı sıkıntıların devam etmesinin sebebi samimi ülkücülerin yeteri kadar sorumluluk almamasındandır.Şimdi sorarsınız o samimi ülkücüler nerededir diye ? Cevap olarak büyük çoğunluğunun toprak altında Rablerinin huzurunda,kalan kısmınında küstürülmüş bir halde kenara itilmiş olarak kaldığıdır.

Tipik bir Cündioğlu eseri...Bizleri yine derinlere çekiyor bu kitabında da.İçinde kaybolduğum sözlerinden biri : Varlık karşısında mütevazı davranmayan,bütün muammaları açıklıyor olmakla övünen her iddia sahte, her iddiacı sahtekardır.Tam günümüz tartışmalarının cevabı olacak bir paragraf.Tavsiye ediyorum.

Yazarın okuduğum ikinci kitabı...Enfes bir eser.Hemen her sayfasında altını çizmediğim paragraf yok gibi.Basımı yıllar öncesinde olsa dahi aynen bugün ve yarında geçerliliğini koruyacak tespitler yapılmış.Kitapta can alıcı vurgurların çokluğu da aralarından hangisini buraya yazmalıyım konusunda beni bir hayli zorladı.Bu vurgulardan biri :"Kendi iç şartımızı İslama göre düzenleyebildiğimiz takdirde dış dünya şartlarının aslında göründüğü kadar mudil( karmaşık) olmadığını kavrayabiliriz.Baş köşe eserlerden olarak kitaplıklarda yerini almalı.

Bu mektupların yıllarca gündemde kalacağını kim bilebilirdi ?Kendi adıma böyle birşeyi denemeye kalksam tahmin ediyorum bir hafta içinde yazdıklarımdan eser kalmaz.Bu yüzden Milena'ya mektuplar bir klasik olarak yerini süreklileştirmiştir.

Okuduğum diğer eserlerine nazaran temposu biraz daha düşük geldi bana...Yine de üstadın can alıcı tespitlerine rastlıyoruz.Son dönemlerde yaşadıklarımıza dair ve beraberinde bu yaşananların sebeplerini görmemize yarayan ince tespitler yapılmış.