E-Dergi

yazarla tanışma kitabımdı. çok sevdim

İTÜ İnşaat Fakültesi mezunu olan Oğuz Atay, kendisinden ders aldığı hocası Prof. Mustafa İnan'ın hayat hikayesini, özellikle en yakın dostlarından edindiği bilgilerle harmanlayarak, kurgu içinde bizlere anlatıyor. Hocanın iç dünyası ve bilinmeyen yönleriyle, atlattığı badireler ve hayata, bilime tutunma çabası cok güzel aktarılmış.
Kıymetli Oğuz Atay, iyi ki yazmış, iyi ki böyle mümtaz bir şahsiyeti tanımamıza vesile olmuş...⚘
Bu kitabı okurken rahmetli Oktay Sinanoğlu hocayı anımsadım ve Mustafa İnan'ı ona çok benzettim. Oktay Sinanoğlu'nun kitaplarını da (özellikle Bye bye Türkçe'yi) okumanızı öneririm.

okunabilir ama çocuk gelişimcisi değil neticede, tecrübelerini paylaşmış, kimi mantıklı kimi mantıksız da olsa.

Eser, Gogol'ün "Bir Delinin Güncesi" adlı hikayesinden ve "Ölü Canlar" romanından esinlenmeler barındırmaktadır.
Romanda aynı isimli iki kişinin, yani iki GOLYADKIN'in olması, ilk başta kafamızı karıştırır. Fakat sayfalarda ilerledikçe, ikinci Golyadkin'in, esas kahramanımızın kendisi ve kendi durumu hakkında düşünmeye katlanamadığı her şeyle yüzleşmesi için ortaya çıkan sanal bir kişilik olduğunu düşünmeye başlarız. Dostoyevski'nin bu ikinci Golyadkin'in varlığı ile tam olarak neyi amaçlamış olduğu, edebiyat elestirmenlerince halen çözülmüş değildir. Öteki; onun ruhunun en bayağı ve alçak niteliklerini mi temsil eder? Ya da öteki, Golyadkin'in bir birey olarak varoluşunu tehdit eden dışsal toplumsal güçlerin sanrısal bir imgesini mi temsil eder yalnızca?
Yazarın karakterleri hep birbirini çağrıştırıyor, Raskolnikov'da da aynı iç ses konuşmaları ve hezeyanlar mevcuttu. Bunları bu kadar hakiki bir çerçevede sunmak Dostoyevski'yi Dostoyevski yapan şey.

"Hepimiz Gogol'ün PALTO'sundan çıktık."
DOSTOYEVSKİ
Rus klasiklerine başlamadan önce mutlaka okuyun. Özellikle Palto öyküsü, içimi çok acıttı. Hafif AZİZ NESİN tadı aldım öykülerde, trajikomik kısımlar çok başarılıydı.