E-Dergi

Sevdiğine mektup yazmak, ondan mektup beklemek,belli bir yaş grubunun yaşamadığı için anlayamayacağı bir duygu...

"Milena'ya Mektuplar" eseri, Franz Kafka tarafından Milena Jesenska'ya yazılan mektuplardan oluşmaktadır.

Aşkı yoğun yaşayan tarafın Kafka olduğu aşikar. Tutku ile yazılmış, duygu dolu cümleler bunun ispatı. Duygularını, sevgisini o kadar güzel cümlelerle anlatmış ki...
Keşke Milena'nın Kafka'ya yazdığı mektupları da okuyabilseydik.
Sevgiye aç büyümüş birinin sevgisini bu kadar güzel ifade ettiği satırlar okunmalı bence...

Tarık Akan'ın 12 Eylül sonrası, Almanya'da yaptığı bir konuşmasının çarpıtılmasının ardından yurtdışı dönüşü havaalanında tutuklanmasıyla başlayan 2,5 aylık dönemde yaşadıklarını, şahit olduklarını anlattığı kitap.
Dönemin sağ-sol olaylarını, polislerini, sorgulamalarını, yapılan işkencelerini, bir neslin farklı işkence yöntemleri ile yok edilişini anlatıyor.
Tarık Akan ünlü olmasının avantajı ve babasının hatırı sayılır dostlarının sayesinde işkenceden kurtulmuş ama maalesef bir çok genç bu kadar şanslı olamamış...

İlk olarak "Aile Çay Bahçesi" adlı kitabıyla tanıdım kendisini.
İnsanın duygu hallerini okuyucusuna güzel aktaran bir yazar Yekta Kopan.

Kitap 12 kısa öyküden oluşuyor.
Korku, ölüm, özgürlük, nefret, sevgi temalarından oluşan farklı hikâyeler...
Öykü severlere tavsiye edilir.

ALINTILAR :

" Babalık sonradan giyilen bir gömlek, çoğu erkeğin düğmelerini doğru ilikleyemediği. "

" Sen hafızanı kaybettin, ben çocukluğumu anne..."

" Ruhumun bedenimden ayrılıp günbatımına gitmesine izin verdim. Uzandım. Gözlerimi kapadım. Artık tanımadığım bir sesle mırıldandı :
" Seni senden başka kim özgürleştirebilir ki ? "

" Nefretini, anında söyleyip tüketen insanları severim. "

MAVİ YASEMİN
( KASHMİRA SHETH )

YORUM :

Hint yaşam kültürünü yansıtan bir göç hikâyesi.

Hindistan' da doğup, büyümüş ailesiyle Amerika'ya göç etmeye mecbur kalmış bir kızın yeni hayatına adapte olma hikâyesini anlatıyor.

Samimi, anlaşılır bir dille yazılmış, kolay okunabilecek bir kitap.

Yazarın deyimiyle kendi kahramanını arayan, hayatın, arayışın romanı Bin Hüzünlü Haz.

Yazarın diğer romanlarında olduğu gibi düşle-gerçek arası masalsı anlatımı olan bir eser.
Kitap dokuz bölümden oluşuyor.
İlk bölümünde ne yaparsa yapsın suça bulaşamayan kahraman kendini anlatır. Suç işlemeye meyilli olan, bunu yaparak varolmaya çalışan biri...
Kalan diğer bölümlerde ise ilk bölümdeki kahramanın peşine düşen Alaaddin adında başka bir karakter vardır.
İlerleyen sayfalarda Alaaddin de ortalıktan bir anda yok olur. Ve biz okuyarak onun peşinden sürükleniriz adeta.
Mekanlar değiştikçe kayıpları olan başka kişiler, masal ve roman kahramanları da çıkıyor karşımıza. Başka, eserlere ve ana karakterlerine göndermeler de yapıyor yazarımız.
Yazarın tüm kitaplarını okudum. "Bin Hüzünlü Haz" kitabı kadar beni zorlayan başka kitabı olmamıştı diyebilirim.