E-Dergi

Karakterlerin tanıtıldığı ilk bölümde ki kitabın ilk çeyreği demek oluyor bu sıkıcı gelebilecek bir kitap. Daha sonraki bölümde biraz akıcı olmaya başlasa bile özellikle kitabın ikinci bölümünden itibaren soyut kavramları anlatmayı bırakıp da somut kavramlara geçtiğinde tam bir hayal kırıklığı yaratıyor. Kitabın yarısını okumuş olduktan sonra bu hisse kapılmak hiç de hoş değil.

Yazarın tasvir yeteneği oldukça belirgin olsa da tek başına yeterli değil. Diğer taraftan dikkat edildiğinde kitaptaki tüm kadın karakterlerin cinsel bir nesneden öteye bir değeri olmadığı görülmektedir. Bu ayrıntı ilerleyen bölümlerde oldukça mide bulandırıcı bir hal almaktadır.

Kitap hem felsefe hem de kurgu yönünden çok zayıf kalıyor. Yazar ilk bölümde bir nebze başarılı olduğu temeli sadelik olan bir yaşam felsefesi benimsetme çabasını ikinci bölümden itibaren yerle bir ediyor.

Kitabın en renkli kişiliği bir Bask Şairi olan Le Cagot'dur. Romanın ana kahramanı olan Nicholai Hel ise kitabın ikinci yarısından itibaren bir süper kahraman kimliğine büründürülerek okuru gereksiz yere hikayeden ve şibumi felsefesinden soğutmaktadır. Bu hayat felsefesinin Hel'in yaşadığı hayatla yakından bir ilgisi olamayacağı kitabın ilk yarısı ile ikinci yarısı dikkatli gözlerle incelenirse açık ve seçik olarak ortadadır.

Özet olarak kitap etkisi altında kalınacak bir eser değildir. Normal bir insanın ulaşabileceği hayat standardı ve felsefesi sunmamaktadır. Kahramana karşı bir hayranlık yaratabilir belki fantastik kurgusundan dolayı. Tavsiyem eğer tasviri, sadeliği ve felsefeyi seviyorsanız Tolstoy kitaplarını tercih edin. Çünkü O zaten bunun için vardır.