E-Dergi

Okul öncesi çocuklara okunacak eğlenceli kitaplardan.

Tarih sevenler için oldukça sürükleyici bir kitap. Özellikle İstanbul'un fethini adım adım çok detaylı bir şekilde anlatmış. Fatih Sultan Mehmed'e hayranlığınız bir kez daha artacak. Kitap boyunca katil o mu bu mu diye hikaye sizi sürükleyip gidiyor. Tarih Profesörü Müştak Bey'in psikolojik profili de çok detaylı aktarılmış.

Yörük kültürünün yok oluşunu anlatan bu kitapta İnce Memed'deki akıcılığı bulamadım. Ama Çukurova yöresi halk profili hemen hemen aynı. Güçlü her zaman zalim, genelde hak etmeden rüşvetle, tehditle kazanılmış para ve topraklar.. Halkın yaşadığı sıkıntıları yetkililer çözümlemekten aciz. Kim yetkili o bile bir muamma. Din, yaşamlarında neredeyse yok, dini bilgileri kulaktan dolma. Çukurova halkı o zamanlar gerçekten öyle miydi bilemiyorum ama her iki kitapta da bu şekilde aktarılmış. Bu trajedinin arasında bir kültür yok olup giderken kimse birşey yap(a)mıyor.

Kavuşması beklenen iki kişinin hikayesi bazı yerlerde fazla uzatılmış ama yazarın üslubu çok güzel. Özellikle savaşın getirdiği yıkımlar, o günlerce süren yürüyüşler, askerlerin daha savaşamadan açlıktan, salgın hastalıktan veya donarak ölmeleri içinize işliyor.

Yazar felsefi ve edebi donanımlarını özellikle Hürrem Bey'in konuşmalarında sergilemiş. Olayları günümüz açısından değerlendirdiğimizde basit gibi gözükse de satır aralarında çok kıymetli cümleleri var.
"Bir tarlada tatlı ve kabak karpuzlar yetiştiği gibi her kafa sanata elverişli değildir. Ve deha, karpuz gibi alnın ortasına birkaç fiske vurmakla anlaşılmaz."