Yıllar önce Atlas Dergisinde bir yazı okumuştum. Yazarı hatırlayamıyorum. Ancak 3 kitap karşılaştırması yapıldığını çok iyi hatırlıyorum. Kendini toplumdan yabancılaştıranların, toplumdaki saçmalıkların insan hayatında nelere mal olduğunu anlatıyordu. Birinci kahramanımız Albert Camus'un Yabancısıydı. İkinci kitap Hermann Hesse'in Narsis ve Goldmund'uydu. Fakat 3.kitabı hatırlayamıyorum. Not etmemişim o vakitler. O dergi de hangi sayıydı bilemiyorum. Kitabın dili sade, akıcı, sürükleyici. Bittikten sonra bu ne ya falan oluyor insan. Pek idrak edemedim önce. Sonraları başka şey düşünemez oldum. Sürekli blogları araştırdım, diğer okurların yorumlarını okudum. Bazı kişiler orjinal dilinden okumanın kitabı anlamak açısından daha faydalı olduğu görüşünde.Ancak orjinal dili veya ingilizceden okuyup anlayabilecek kaç kişi vardır ki Türkiye'de. Doğrudur, kitap sadeleştirilmiş olabilir. Ama ben Can yayınlarına bu kitabı bize kazandırdığı için teşekkür etmek istiyorum. Herkesin okumasını dilerim. Kitapta etkilendiğim birkaç ayrıntıyı buraya eklemeden geçemeyeceğim.
katil olmadan kahramanımızın sahildeki bir insanın ayak başparmaklarının çok ayrık oluşuna dikkat etmesi,
hapishanedeyken sürekli anılarını gözünün önünde canlandırmayı öğrenip, canının sıkılmaması,dışarıda birgün yaşayan insanın, cezaevinde hiç sıkıntı çekmeden bin yıl yaşabileceğini düşünmesi,
hücredeyken hiçbirşeyi insanın gereğinden fazla büyütmemesi gerektiğini düşünmesi,
mahkemede jüri kurulunu, tramvay banketi önündeki insanların, yeni gelen adsız yolcuların gülünç taraflarını bulmaya çalışan insanlara benzetmesi,