Toplam yorum: 3.081.289
Bu ayki yorum: 967

E-Dergi

KY-97975 Tarafından Yapılan Yorumlar

24.09.2008

küçük fakat olabildiğince kapsamlı bir eser... üstad yahya kemal'in düşüncelerinin derinliklerini ne de güzel anlatmış süheyl ünver. gerçekten eser ismiyle müsemma olmuş: "yahya kemal'in dünyası". enteresan olabilecek görüşleri satır aralarında bulabiliyorsunuz. hatta şunu da söylemek mümkündür diye düşünüyorum: ismet özel başta olmak üzere birçok yeni sesin esin kaynağı olmuş bu düşünceler. üstadın büyüklüğü de bu olsa gerek. eseri düşünen ve okuyan herkese tavsiye ediyorum.
19.09.2008

İYİ NİYET YETMİYOR

Yapı Kredi Yayınlarına ve kültür duyarlılığı olan herkese…

Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan “Guantanamo’dan Şiirler” adlı kitabını henüz bitirdim. Emeği geçenlere teşekkürler. Kitabın içeriği, şiirlerin niteliği noktasında herkesin kendine özgü değerlendirmeleri olacaktır. Sanırım kitabın yayınlanmasındaki amaç da gerçekleşmiştir.
Ancak yayınevinin dikkatlerinden kaçan önemli birkaç ayrıntıyı dile getirmek istiyorum. Söz konusu ayrıntılar yazım ve anlamla ilgili. Bir kültür kitabının yazım hatalarını TDK Yazım Kılavuzu’nu baz alarak değerlendirmek biraz insafsızlık olabilir. Çünkü zamanla bazı sözcüklerin yazımında farklılıklar söz konusu olabiliyor. Bu farklılıklar da ayrıca değerlendirilmesi gereken bir durumdur aslında. Ama konumuz bu değil.
Tercüme edilen eserlerde sıklıkla görülen hataların başında çevirisi yapılan dilin konuşulduğu toplumlardaki kültürel değerlerin ifade edilişi, bazı deyimler/kavramlar ve şahıs isimleri gelmektedir. “Guantanamo’dan Şiirler” de görebildiğim yazım hataları (anlamı bile değiştiren) hakikaten niteliği zedeleyecek ölçüde olduğundan bu yazıyı kaleme almak istedim.
Böylesine itibar sahibi bir yayınevinin bu fahiş hataları tashih etmeden kitabı okuyucuların istifadesine sunmasını yadırgadım. Özellikle metin çevirilerinde söz konusu hatalar yoğunlukta. Birkaç maddede vermek istediğim bu hatalara defaatle rastlandığı için dikkat edilmesini ve düzeltilmesini istiyorum.
• Öncelikle metinlerde geçen isimlerin yazım formunda birlik sağlanmamış. Birkaç örnek vereyim: Bazı yerlerde “Abdel-Rahman” , “Mahmoud” “Marwan””Khalid” formunda, bazı yerlerde ise “Abdurrahman”, “Abdürrahim” olarak yazılmış. Eserin okunmasındaki ahenk açısından bu uygulama bir hatadır sanırım. Aynı şekilde “Kur’an” yazımında da birlik sağlanmamış. Kimi yerde “Kur’an”, kimi yerde “Kuran” şeklinde yazılmış.
• Dipnotlarda İngilizce orijinali “Sayyid Qutb” olarak verilen ismi biz “Seyyid Kutb” diye mi telaffuz ederiz Allah aşkına? Hadi “Seyyid Kutub”u çevirmen tanımayabilir diyelim, birçok yerde tekrarlanan bu yanlış ifadeyi editör nasıl göremedi merak ediyorum doğrusu. Yoksa tuz da mı koktu?
• Bu kitap sayesinde yeni bir cemaat ismi de öğrenmiş olduk(!): “Müslüman Kardeşliği”. Mısır’da ortaya çıkmış olan “İhvan-ı Müslimin” adlı örgütün bizce “Müslüman Kardeşler” olarak bilindiğini sağır sultanlar bile duydu. Ne diyelim: El-insaf.
• İnsanlar “Allahu ekber” terkibini ne zamandan beri “Allah-ı ekber” (s.65) olarak okumaya başladılar? El-insaf bile diyemeyeceğim, pes doğrusu pes...

Yapmış olduğum bu tespitler bir okuyucu gözüyle yapılmış genel tespitlerdir. Umarım ilgili şahıslar ve bu alanda yayın yapanlar için bu uyarılarımız dikkate alınır ve kültür dünyamızda daha nitelikli çalışmalara imza atılır.
17.09.2008

siret-i meryem: modern zamanların ceberrutluğuna karşı zırh olarak takınacağımız tarzdaki kitaplardan birisi. adanmanın, adanmışlığın, cehdin, dışlanmışlığın ceremesinin ne anlama geldiğine bir kez daha şahit oluyoruz bu kitapta da. edebi bir üslup, içten gelen bir ses, deruni bir damar yakalıyorsunuz siret-i meryem'de. güzide validelerimizden meryem; hep anadır, garametlidir, sabır küpüdür, ateşten gömlekler düşmüştür payına hep. ne kadar da muhtacız analara şu daralan vakitlerde. bu eseri tüm analara, ana yavrularına, anaların kocalarına, anaların analarına bilcümle aleme tavsiye ediyorum. sibel bacı, sağ olasın; can parçası, siret-i meryem elde var iki. ha gayret. hayret makamında olacağız hep. selam ile...
14.09.2008

çoğu zaman gazete yazılarından oluşan kitaplara ön yargılı davranırız. günübirlik yazıların derlenerek kitaplaştırılması amiyane tabirle biraz hafif kaçar. ancak sayın hanioğlu'nun makaleleri olabildiğince işlevsel ve akademik bir eda ile kaleme alınmış. öyle bir gazete köşesinde bir solukta okuyacağınız türden yazılar değil. yakın tarih okumaları için vazgeçilmez bir kaynak olduğunu ve her kitapseverin kütüphanesinde bulunması gerektiğine inandığım bir kitap. emeği geçenlerin eline sağlık.
14.09.2008

sayın kutlu'nun kalemine ve yüreğine sağlık. modern dünyanın bunca kasıp kavurması karşısında hala "yaşasın, yoksulluk içimizde" diyor. tabi ki bunları bir hikaye formunda okuduğunuzda tadına doyum olmuyor. son kitabında da günceli olabildiğince hallaç pamuğuna çevirmiş. açmazları yaşamakta hala. verili düzenle bir türlü barışamıyor. iyi de ediyor. doğal olana, saf olana;öze ve insana ilişkin hayıflanmalar ve girişimler devam ediyor. bizler organik çilek yetiştiremiyoruz ama üstadın yetiştirdiği çilekleri yemeğe her zaman hazırız. yeter ki adresini bilelim :)) kısa bir not daha: mustafa abiden bir istirhamım olacak. uzun hikayede, menekşeli mektupta daha uzun soluklu kitabın sayfaları ıslanmıştı. günceli, mevkute yapraklarından ister istemez takip edebiliyoruz. n'olur çilekler susuz kalmasın. inan abiciğim, senin çilekleri sulamaya, bahçıvanlık yapmaya hazırız.
selam ve muhabbetle...