Toplam yorum: 3.080.622
Bu ayki yorum: 300

E-Dergi

kanija Tarafından Yapılan Yorumlar

06.10.2007

Osmanlı İmparatorluğun farazi bölümlere ayırarak, kafaları karıştırmanın Fatih Sultan Mehmet’e bizim derken sonraki dönemlerdeki padişahları kendimizden saymamanın Sakıncaların neler olabileceğini asıl sorunun kuruluş, yükseliş, duraklama, gerileme, çöküş demek olduğunu Mustafa ARMAGAN anlatımı ile zevkle okuyabileceğiniz bir eser tavsiye ederim. Saygılar.
04.10.2007

Maskeler ve yüzler kitabı okuyunca Tarihi olaylara maske takılabileceği gerçeği ile karşılaştım bir anda, maskenin takılmasını zorun idi beklide, değerli yazarlarımızın gayreti ile maskeler düşüp gerçekler çıkar bir gün ortaya, tarihi olayların maskeler ile nasıl gizlenildiğini merak eden okurlara tavsiye ederim. Saygılar.
03.10.2007

Bunları unutun, dedi, asıl şimdi yapacağınız hizmet hepsinden mühim olabilir. Paşa, Paşa devleti kurtarabilirsin! Mustafa Kemal Paşa’nın ağzından 15/5/1919 daki veda ziyaretinde Sultan Vahdettin in söylediği sözler (Kitaptan) hiçbir yerde duymamıştım. Bir de duymadığım 23 Nisan ve 19 Mayıs bayramlarının başlaması ile irade-i Milliye isimli yayının olması ve nüshaların kayıp olması benim dikkatimi çekti. Tarih ile ilgili sizinde dikkatinizi çekecek beklide hiç duymadığınız bilgiler bulabilirsiniz tavsiye ederim. Saygılar.
03.10.2007

Kitabı okuduktan sonra yazar jean Paul Roux hakkında malum bir sitede arama yaptım. Yazarımız Paris’te eğitim görmüş. Sanırım Türklerin tarihi Dünya tarihi diyerek Türklerin tarihi hakkında çalışmalarına başlamış. İyi Çok Güzel bence, epeyce de çalışmış. Tarih öğrenmek yazmak belki zor dur ama öğrenilen tarihi tarafsız yazmak belki de en zorudur. Yetiştiğin ortama, hayat tarzına, zıt bilgilere ulaştığında her şeyi göze alarak dosdoğru yazmak gerekir.
Yazarın Fransa ile bir bağlantısının olabileceğini kitabın 351. sayfasının ilk paragrafı okuyunca anladım. Aynen şu yazıyor.( Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u Fethinden sonra ) Hıristiyan Dünyayı bir heyecan sardı. Ne Haçlı Seferlerine de ne de Osmanlıların çöküşe geçtiği günlerdeki Yunan ve ermeni katliamları bu kadar etkili olmuştu…
Aynı sayfanın paragraf sonunda Fatih at üstünde Ayasofya kilisesine girdi.(29 Mayıs 1453)ve dua okuttu. Mevlana’dan sonra beklide en büyük hoş görüye sahip, hoş görüsü nedeni ile Hıristiyan bile olduğu söylenen bir padişah at üstün de (orası kilise bile olsa) ibadet haneye girebileceğini sanmıyorum.
Türkler girdiği toplumları asimile ederek Türkleştirdiğinden bahsedildikten sonra 241.sayfada ilk paragrafında. Özetle; Türkler Anadolu’ya geldiğinde toplam nüfusun %10 nu oluşturuyordu Asimilasyon süreci yavaş oldu ve hiçbir zaman tamamlanmadı. 20.yy da Türkiye Cumhuriyeti adı ile anılan bu topraklarda en az %30 belki de daha fazla Türk olmayan unsur kalmıştır. Bunlar Farsça konuşan Kürtler, Rumlar, Ermeniler ve Levantenlerdir. Ermeniler Rusya’ya ve Ermenistan’a, Rumlar Yunanistan’a gitmişler. Kürtler ise yaşadıkları yer de varlıklarını sürdürmektedirler. Deniyor
Demek ki Türkler ve Kürtler ayrı bir millet, peki öyle ise oturuşumuzdan kalkışımıza yemek yeme kültürümüzden yaşam tarzımıza kadar birçok benzerlik gösteren Kürt kardeşlerimizi neden ayrı bir azınlıkmış gibi gösteriliyor. Bu kadar benzerlik varsa asimile olmuşlar, neden asimile olmadılar deniyor. Yok, asimile olmamışlarsa bu kadar benzerlik niye art niyet aramadan cevap verirsek çünkü Türkler ve Kürtler bir ailenin iki kardeşi bu istense de istenmese de böyle
Kitapta belki binlerce kez barbar lakırdısı geçiyor. MÖ falan yüzyıl dünya üzerinde kılıcını kim iyi kullanıyorsa ve cesareti varsa o devlet, halkını refah içersinde yaşatıyor. Saban icat olmamış toplumlar göçebe yaşıyor. En iyi otlaklar en cesurların Türklerde cesur en iyi otlaklar için savaşıyor. Yendiği içinde barbar oluyorlar. Peki, Türkler barbardı, Zamanımızda kendi halkının refahı için, ülkeleri sömüren binlerce insanı Afrika’da bir ülkede katleden, Çanakkale’nin nerde olduğunu bilmeyen bir milleti savaşa getiren, petrol için savaş çıkaranlar var bunlara ne demeli,
Emek harcanarak bir eser ortaya çıkarılmış. Okuyucu olarak beğenmediğim hususları belirtmek zorundaydım. Türk milleti her zaman emeğe saygı duymuş alın terini kutsal saymıştır. Eserde emeği geçenlere teşekkürler..
29.05.2007

Peyami SAFA eserlerinde toplum ile ilgili meseleleri ve ruhi hayatı ele almış, Üstün İleri ve büyük Türkiye İdeali taşımış. Psikolojik tahlil romanlarının en güzellerini O yazmıştır. Bu roman vadinin şaheseridir. Defalarca okuna bilecek bir eser. Saygılar…