Zor bir konu, zor bir kurgu. Ama bu ikisi usta bir yazarın eline geçtiğinde ortaya çok güzel şeyler çıkıyor. Golding ortaçağa alıp götürüyor bu sefer bizleri. Kitapta geçen Meryem Ana Katedral Kilisesi'nin başrahibi Jocelin, bir kule diktirmeye karar verir. Ona göre Katedral dua eden bir azizdir, yaptıracağı kule ise onun büyüklüğünün göstergesi olacaktır. Hikayenin neredeyse bütünü aynı mekanlarda geçiyor. İşte burada Golding'in müthiş kalemi devreye giriyor. Hikaye sürekli aynı mekanda geçmesine rağmen okuyucuyu sıkmıyor. Jocelin'in ruhunun derinliklerine iniliyor. Onu tıpkı Kafka'nın insanlarına benzetiyor. Bazı şeyleri yönettiğini sanan fakat asıl yönetilenin kendisi olduğunu fark edemeyen bir insan haline geliyor Jocelin