Guy Debord'un 1967 yılında yazdığı Gösteri Toplumu 1996 yılında Türkçeye çevrilmişti. Bugünlerde ikinci baskısı yapılan kitabın her bir bölümü, kendi içinde bütünlüklü ve kendi başına bir iddiayı içinde taşıdığı için, kitabın ilk bakışta fragmanlardan oluştuğu izlenimi doğabilir. Oysa her bir bölüm, durmadan işleyen bir burguyu andıran sarsıcı diliyle toplumun farklı katmanlarına yöneltilen, aynı eleştirel tutumu benimsemiştir. Kitabın bütünü göz önüne alındığında, 'gösteri toplumu'nun tümüne yönelen eleştirinin yıkıcı üslubu, bir bütün olarak ortaya çıkar ve resim tamamlanır.
'Gösteri Toplumu', 'Gösteri Tahakkümü', 'Gösteri Bilgisi' bir eleştiri teorisidir; 'gösteri toplumu'nun her bir boyutuna yıkıcı bir eleştirellikle saldıran bir rehber, bir manifestodur. Gösteri Toplumu'nun bu eleştirel duruşu, onun içinde gezinirken sıklıkla yüzleştiğimiz gerçekler, sadece yaşadığımız toplumsal hayattaki yanlışlıkları değil, bir birey olarak hepimizin bu yanlışlığın besleyicisi ve üreticisi olduğumuzu gösterirler. Kürnberger "yaşam yaşanmıyor" derken, yaşadığımız hayatın aktörü olmadığımızı kastediyordu. 'Gösteri toplumu' ise Debord tarafından konulan bu yaşanmayan hayatın ismi. Her yerde ve her şeyi içine alan 'bütünleşmiş gösteri'de kirlenmemiş, çamura batmamış hiçbir şey yoktur; her şey ve herkes bu gösteriden nasibini almıştır ve kimse masum değildir: "Gösteri kendini, hem bizzat toplum olarak, hem toplumun bir parçası olarak ve hem de bir birleştirme aracı olarak sunar". Debord'a göre, modern gösterinin özünde "otokratik pazar ekonomisinin hükümranlığı ve bu hükümranlığa eşlik eden yeni hükmetme teknikleri" yatmaktadır.